25 Ocak 2007 Perşembe

Kambur Balinalar


Kambur balinaların akrobatik hareketleri ve derinlikleri dolduran ünlü şarkıları, sualtındaki gizemlerini açıklamaya yetecek mi?

Dünyadaki en büyük hayvanların yok olma tehlikesi altında olduğu günleri hatırlıyor musunuz? 1960'lar ve 70'lerde ticari avlanma yüzünden büyük balina türlerinin birçoğu öylesine azalmıştı ki, gezegenimiz neredeyse bu olağanüstü canlılardan tamamen yoksun kalacaktı.

Ama öyle olmadı. Bugün Hawaii'nin Maui ve Lana'i adaları arasındaki 'Au'au Kanalı'na kışın giderseniz, okyanusun dev kabartılarla dolu olduğunu görürsünüz.
Ağırlığı 40 tonu bulan kambur balinalar, dört bir yanda yüzeye yükselip su püskürtür, sarmal dönüşler yapar, yüzgeçleri ya da kuyruk kanatlarıyla suyu döverler. Sıçradıklarında kuyrukları neredeyse tamamen sudan çıkar, çeneleri göğe doğru 12 metre yükselir; sonra da kilometrelerce uzaktan duyulan müthiş bir gümbürtüyle suya düşerler.

Dünya genelinde sayıları birkaç bine düşen kambur balinalar, 1960'larda avlanmalarının yasaklanmasından sonra yeniden çoğalmaya başladı. Yakında tamamlanması beklenen ve bugüne dek yapılmış en yoğun ve en geniş kapsamlı kambur balina araştırması olan SPLASH adlı üç yıllık sayım, sadece Büyük Okyanus'un kuzeyindeki nüfusun dahi 10.000'i aştığını, belki de 25.000'i bulduğunu ortaya çıkarabilir.

Bu balinaların en az yarısı, hatta tüm nüfusun üçte ikisine kadar olan bölümü, kasım sonlarından mayısa kadar Hawaii çevresinde, 3550 kilometrekarelik Hawaii Adaları Kambur Balina Ulusal Koruma Alanı'nın pek çok yerinde, özellikle de 'Au'au Kanalı'nda toplanıyor. Güneşin altında sıçrayan her kambur balina, gözlem teknelerinden alkış alırken, pek çoğu sualtında yüzüyor.

Balinalar genellikle, nefes almak için okyanusun pırıltılı sularını yararak yüzeye çıktıkları sırada, kısa süreliğine görülebiliyor. Su yüzeyinde diğer birçok balina türünden daha aktif olan kambur balinalar dahi, yaşamlarının yaklaşık yüzde 90'ını sualtında geçiriyor.
Peki, orada ne yapıyorlar? Uzak, çetin denizler boyunca, araştırmacıların izleyemeyeceği kadar geniş alanlarda dolaşıyorlar –balina davranışlarının hâlâ gizemini korumasına şaşmamalı. Ancak araştırmacılar, 'Au'au Kanalı'nın ılık sularında balinaların yaşamlarının çok önemli bir parçasına ait yeni ipuçları topluyor: kur yapma ve doğum.
Bu yazıda kullanılan tüm materyal, ABD Deniz ve Balıkçılık Dairesi'nin 753-1599 sayılı izni çerçevesinde elde edilmiştir.

-nationalgeographic.com.tr-

22 Ocak 2007 Pazartesi

Astımlı Çocukların Anne ve Babaları Hep Kaygılı

Ege Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu, "Astımlı çocukların ailelerinin karşılaştıkları sorunların araştırılması" konulu araştırma yaptı.

Astım rahatsızlığına yakalanmış 100 küçük ve aileleriyle görüşüldü.
Sonuçlarını Yrd. Doç. Ayça Gürkan açıkladı. Gürkan, "Anne ve babalar üzüntü, kabullenme duyguları yaşamakta. Özellikle anneler çocuklarının sağlığı konusunda sürekli kaygı duymakta.
Hastalık çocuklar kadar ebeveynlerin ve kardeşlerin de hayatını olumsuz etkilemekte" diye konuştu.

Şifreli İnsan Ticareti


İzmir'de açılan dava, yurtdışına mülteci kaçıran şebekenin çalışma ve uluslararası para transferi yöntemini ortaya çıkardı.
33 kişilik çete yakalandı
GÖÇMEN kaçakçılığı yapan 33 kişilik şebekenin çalışma tarzı İzmir 3'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde açılan davayla göz önüne serildi. Sığınmacıların başkası tarafından bilinmeyen birer şifre söylenerek, kanunsuz yollarla Türkiye'ye sokulup İzmir ve Aydın'a gönderildiği belirtildi.
Yunanistan'dan Avrupa'ya
MÜLTECİLERİN Yunan adaları üzerinden de Avrupa'ya kaçırıldığı kaydedildi.
Yasadışı göçmenleri, gittikleri ülkelerde karşılayan çete elemanlarının tek tek şifre sorduğu, "yolcu yerine ulaştı" diye, merkezi Pakistan'da bulunan organizatörlere telefonla bilgi ilettiÇi anlaşıldı.
Paralar Pakistan'dan
PAKİSTAN'DAN da banka yoluyla, Türkiye'deki çete elemanlarına düşen payın havale edildiği ortaya çıktı. Bu organizasyonu, 2003, 2004 ve 2006 yıllarında yaptıkları gerekçesiyle tutuklu bulunan, aralarında yabancı uyrukluların da yer aldıÇı 33 sanık hakkında 10'ar yıl hapis istendi.

Evet, Hrant Dink Türkiye'dir!

Milliyet'ten okurlarına..
Doğan Akın

Suikasta hedef olan her gazeteci Türkiye için kurulan tuzakları haber verirken, gazetemizin hafızasında acı bir hatırayı da canlandırır. Bunun nedeni, Milliyet'in de ilk Genel Yayın Yönetmeni ve başyazarını teröre kurban vermesidir.
Milliyet'in efsanevi Genel Yayın Yönetmeni Abdi İpekçi, tam 27 yıl 11 ay 9 gün önce, 1 Şubat 1979'da, Milliyet binasından ayrılıp evine gitmekteyken katledilmişti.

Başyazar Hrant Dink
Agos Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink de, 19 Ocak Cuma günü, gazetesinden çıktıktan hemen sonra ve İpekçi'nin saldırıya uğradığı bölgenin üç-dört sokak ötesinde öldürüldü.
Gazetemiz cumartesi günü "Hrant Dink Türkiye'dir" başlığıyla çıktı. Önemli olaylarda birinci sayfamızda açılan "başyazı" sütununda da, "Ruh halimin güvercin tedirginliği" başlıklı Agos'taki son yazısıyla Hrant Dink'i ağırladık.
Bu, başyazarını teröre kurban vermiş bir gazetenin terör kurbanı bir başka gazetecinin anısını yüceltmesinin belki de en etkili yoluydu.
Gerek "Hrant Dink Türkiye'dir" başlığımıza, gerek başyazı köşesini Dink'e açmamıza okurlardan gelen sayısız destek ve teşekkür mesajı bizim için büyük bir anlam taşıyor.

Cevat Öneş röportajıKürt sorununun ele alındığı "Türkiye Barışını Arıyor" konulu toplantıya katılarak dikkatleri üzerinde toplayan eski MİT Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş, merak edilen görüşlerini açıklamak için Milliyet'i ve arkadaşımız Belma Akçura'yı seçti.

Perşembe günü "Tarihi özeleştiri" başlığıyla manşetimize çıkardığımız Öneş röportajı, cuma günü de sürdü. Öneş'in "Kürt sorununun 80 yıldır çözülememiş olmasının uygulanan politikaların yanlışlığını gösterdiği, özeleştiri yaparak doğruyu bulmak gerektiği, terör örgütünün kitlesel bir tabanının olduğu, diğer yandan etnik esasa dayanmayan partileşmenin de çözüm için önem taşıdığı" yolundaki saptamaları büyük bir tartışma yarattı.

Tam 41 yıl çalıştığı MİT'in üst kademelerinde görev yapmış bir yüksek bürokratın Kürt sorununa bakışını ortaya koyan mülakat, diğer gazetelerin köşelerinde geçen hafta en çok alıntı yapılan haber oldu. Belma Akçura'nın unutulmayacak bir röportaja imza attığını söyleyebiliriz.Milliyet'e 4 ödülÇağdaş Gazeteciler Derneği'nin (ÇGD) geçen hafta açıkladığı "Yılın Başarılı Gazetecileri 2006" listesinde, 3'ü Ankara Büromuzdan olmak üzere 4 Milliyet muhabiri yer aldı.

Arkadaşımız Nedim Şener, Birleşmiş Milletler'in "küresel teröre destek verenler listesi"nde bulunan Yasin El Kadı'nın AKP'nin önde gelen isimleriyle tartışma yaratan ilişkilerini sergileyen haberlerini topladığı "Hayırsever Terrorist" adlı kitabıyla ödüle değer görüldü.
"ÇGD Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Ödülü"nü kazanan bu çalışması nedeniyle hakkında 14 dava açıldığını vurgulayan Şener, "Uğur Mumcu ödülü, elbette her türlü zahmete değdi" diyor.

Diplomasi muhabirimiz Utku Çakırözer, "AB'den etik mesajı" başlığıyla 10 Mayıs'ta manşetten yayımlanan söyleşisiyle "ÇGD Röportaj Ödülü"nü kazandı.
Çakırözer'e röportaj veren AB Komisyonu'nun Başkan Yardımcısı ve Yolsuzlukla Mücadeleden Sorumlu üyesi Siim Kallas, "Kamu ihalelerine siyasi müdahale hoşgörülemez", "Yürütme makamındakiler hem siyasi, hem ticari hedef gözetemez", "Türkiye'de parlamento, dokunulmazlıklarla yasal işleyişe engel olmamalı" mesajlarıyla dikkat çekmişti.

Kuzey Irak gerçekleri
ÇGD Röportaj Ödülü'nü kazanan diğer isim, 6-9 Eylül arasında "Kuzey Irak Gerçekleri" başlığıyla yayımlanan ve büyük ilgi gören yazı dizisini hazırlayan arkadaşımız Namık Durukan oldu. "Türk basınında Kuzey Irak'ı en iyi bilen gazeteci" olarak öne çıkan Durukan, Kandil Dağı'na kadar giderek görüşmeler yaptı ve bölgedeki Kürt denklemine ilişkin, hiç bilinmeyen çarpıcı bilgiler ortaya koydu.
Gazeteciliğe başladığı Milliyet Ankara Bürosu'nda kısa sürede başarılı çalışmalara imza atan muhabirimiz Gülçin Üstün de 2 Ağustos 2006'da yayımlanan "Ankaralı EGO'nun doğalgaz faturası Türkiye'ye yansıdı" başlıklı dosyasıyla "Kent Haber" dalında ödüle değer bulundu.

Ödül kazanan bütün meslektaşlarımızı kutluyor, gazetecilerin sadece başarıları vesilesiyle "haber konusu" olmalarını diliyoruz.

Aşk Acısı Yüzünden Uyurgezer Oldu!


Birbiri ardına gelen ayrılıklarla sarsılan özel hayatı yüzünden bunalıma girdiği belirtilen ünlü oyuncu Jennifer Aniston geceleri uykusunda yürümeye başladı.
‘Friends’ dizisiyle tanınan güzel yıldız Aniston ‘Yedi’nin ünlü aktörü Brad Pitt ile olan evliliğini bitirdikten sonra mutluluğu Hollywood’un ünlü komedyenlerinden Vince Vaughn’da aradı.
Fakat işler yolunda gitmedi ve çift basında yer alan ‘ayrıldılar’ haberini çok geçmeden doğrulayarak yollarını ayırdı.
Yakın arkadaşları özel hayatında yaşadığı bu çalkantıları kaldıramayan Aniston’un uyurgezer olduğunu söyledi.
Bir arkadaşı konuyla ilgili olarak şöyle konuştu: ‘Geceleri kalkıp evinin etrafında kendini bilmeden dolaşıyor. Brad Pitt’le olan evliliğinde sorunlar yaşamaya başladığı dönemde de aynı şeyler olmuştu. Bir keresinde bir buçuk saat ortadan kaybolmuştu. Brad çok korkmuştu’.

15 Ocak 2007 Pazartesi

Burçlar ve Değerli Taşlar

Yüzyıllardır Değerli ve yarı değerli taşlar, doğadaki minerallerden ve kimyasal karışımlardan doğal olarak oluşan, kişisel zevk ve teknoloji için kullanılan oluşumlardır.
Yeryüzünün değişik bölgelerinde farklı cinsleri bulunmaktadır. elliye yakın renk ve çeşidiyle kuyumculuk sektöründe kullanılmakdır. Laboratuar ortamında meydana getirilen, gerçek değerli taşlarda çok benzer görüntü ve fiziksel özelliklere sahip olan vegenellikle gerçeğinin yerini tutması için şekillendirilen taşlara da sentetik yarı değerli taşlar denir. gerçek ve sentetik taşlar ancak laboratuar koşullarında ayırt edilebilirler.

KOÇ 22 Mart - 21 Nisan
Akik
Kantaşı
Ametist
Hematit
Sitrin
Yakut
Akuamarin
Jasper


BOĞA 22 Haziran - 21 Mayıs
Turkuaz
Krizopras
Safir (Mavi)
Mavi kalsedon (Akik)
Zümrüt

İKİZLER 22 Mayıs - 21 Haziran
Akik
Turkuaz
Pembe kuvars
Krizopras

YENGEÇ 22 Haziran - 21 Temmuz
Kuvars
Krizopras
Peridot (Zebercet)
Aventurin
Akik
Ametist

ASLAN 22 Temmuz - 21 Ağustos
Akik
Peridot (Zebercet)
Kuvars (Kristal, rutil, pembe)
Ametist
Kehribar
Sitrin
İnci
Mavi topaz

BAŞAK 22 Ağustos - 21 Eylül
Akik
Turkuaz
Obsidyen
Yeşim
Kaplangözü
Sitrin
Topaz

TERAZİ 22 Eylül - 21 Ekim
Akik
Turkuaz
Opal
Mercan
Lapis lazuli
Pembe kuvars
Akuamarin
Yeşim
Dumanlı kuvars

AKREP 22 Ekim - 21 Kasım
Ametist
Pembe kuvars
Obsidyen
Lal (Granat)
Kaplangözü
Mercan

YAY 22 Kasım - 21 Aralık
Ametist
Topaz
Mavi kalsedon (Mavi akik, mavi dantelli akik)
Turkuaz
Peridot (Olivin, Zebercet)
Jasper
Kaplangözü
Sodalit
Lapis lazuli

OĞLAK 22 Aralık - 21 Ocak
Akik
Kehribar
Oltu (Siyah kehribar)
Malakit
Yakut
Jasper

KOVA 22 Ocak - 21 Şubat
Ametist
Kristal kuvars
Akik
Yeşim
Lal (Granat)
Zirkon
Mavi kalsedon (Mavi akik, mavi dantelli akik)

BALIK 22 Şubat - 21 Mart
Ametist
Opal
Aytaşı
Pembe kuvars
Florit
Jasper
Mercan

www.beme-jewellery.com

9 Ocak 2007 Salı

Malatya'da 78 Milyon Yıllık Fosil Şaşırttı


Malatya'da iki öğretim üyesi, 78 milyon yaşında deniz canlısı fosili bulduklarını öne sürdü.
Fosilin Malatya'da bulunmasının bölgenin geçmişte deniz olduğunun en önemli kanıtı olduğu belirtiliyor Malatya'da 78 milyon yaşında deniz canlısı fosili bulunduğu iddia edildi.
İnönü Üniversitesi'nden Doç. Dr. Mehmet Önal ve Prof. Dr. Hasan Kavruk, Akçadağ ve Hekimhan ilçeleri kırsalında yaptıkları araştırmada "Rudist" (dev midye) fosili bulduklarını öne sürdü.
Bulunan fosilin 70 milyon yıl önce neslinin tükendiğini belirten Önal da şöyle konuştu:
Dünyaya tanıtılacak
"Bu fosillere indeks fosil deniliyor. İndeks fosil geçmişte yaşamış, günümüzde türüne rastlanmayan canlı türlerinin fosilleridir. Almanya'nın Sorgun Üniversitesi, Dokuz Eylül Üniversitesi ve İnönü Üniversitesi'nden katılımla kurulan ekiple yaptığımız araştırmada Akçadağ ve Hekimhan kırsalında dünyaca meşhur bu türün fosiline rastladık.
Sempozyumla Malatya'ya gelecek olan uzmanların da yapacağı araştırmalarla dünyaya tanıtılacak."
'Adeta müzesi var'
"Cumhuriyetin kuruluş yıllarında İstanbul Üniversitesi kurulduğunda milyonlarca sterline satın alınan bu fosilin Malatya'da adeta müzesi var" diyen Önal, dünya üzerinde az rastlanan bu fosilin çok sayıda araştırmaya konu olduğunu belirtti.
Söz konusu fosilin Malatya'da bulunmasının bölgenin geçmişte deniz olduğunun en önemli kanıtı olduğunu da ifade eden Önal, Malatya'nın son 18 milyon yıl öncesinde deniz olduğunu, bölgede 400 milyon yıllık deniz canlılarına rastlanabildiğini iddia etti.

8 Ocak 2007 Pazartesi

Sicilya'da Akşam Duası Katliamı1282, Palermo

SicilyaRomalılar Sicilya'yı işgal ettiğinden beri ve muhtemelen daha da önce, Sicilyalılar Akdeniz'in kontrolü kimin elindeyse onun paspası olmaktan bıkmıştı.
1282'de Fransız monarşisi Sicilya'yı kontrolü altına aldığında da, 1266'da Anjou'lu Charles Sicilya krallığına getirildiğinde de durum buydu.Büyük bir ihtimalle Charles adanın bir deniz üssü olmaktan ve vergi getirmekten başka bir yararı olmadığını anlamıştı.
Sicilyalılar, kendi çıkar ve ihtiyaçları gözetilmeden büyük Avrupa devletleri tarafından yapılan anlaşmalardan rahatsızdı. Bugünkü milliyetçilik koşullarında Sicilyalıların rahatsızlığının milli nedenlerden kaynaklandığını düşünebilirsiniz. Sicilya'da Avrupa'nın geri kalanına göre bu anlamda daha ciddi bir kimliğin oluştuğundan söz etmek mümkünse de bu sorunun sadece küçük bir kısmıydı.

Sicilyalılar için en can sıkıcı durum Fransız monarşisinin paraya ihtiyacı olması ve Sicilya gibi uzak yerleri para makinesi gibi görmesiydi. Ayrıca vergi toplamak ve düzeni sağlamak için adaya Fransız yöneticileri de gelmişti. Çoğu Parisli bu Fransızlar Sicilyalıları yıkanmayan, pis köylüler olarak görüyorlardı.
Sicilyalıların yıkanmayan köylüler olduğu doğruydu ama asıl sorun Fransızların ada halkını aşağılamasıydı. Bununla birlikte, işgalcilere karşı kendilerini savunmak için La Cosa Nostra'yı yaratmış olan bu halk oldukça sakindi.
Ufak tefek bir sürü olay oluyor, anlaşmazlıklar artıyordu. Ama 30 Mart 1282'ye kadar önemli bir şey meydana gelmedi. Paskalyadan sonraki pazartesi günü işler birden karıştı.
Bir grup Sicilyalı kilisede akşam duası için toplanmıştı.Bir gün önce bir grup Fransız askeri Santo Spiro (Kutsal Ruh) kilisesini basmış ve vergi borcu olan bazı kaçakları yakalamıştı.
Bu, açıkça ötekilere karşı gözdağı vermek için yapılmış bir ibret gösterisiydi. Kilisede otururken kelepçelenip götürülen bu adamların oluşturduğu manzara sadece mırıldanmalara yol açtı ama kimse direnmedi.

Ve o pazartesi günü, akşam duası başlamadan önce şehrin yerlisi Katolikler kilisenin önünde toplanmıştı. Yetkililer böyle büyük bir kalabalıktan rahatsız olmuştu. Bunun sadece dinsel bir kutlama olduğundan ve Sicilyalıların silahlı olmadığından emin olmak için iki yüz Fransız askeri gönderildi. Aslında bu çok anlamlıydı.
Çünkü daha önce benzer toplantılar tartışmalara neden olmuştu ve bir gün önce aynı yerde kötü bir olay yaşanmıştı.Sicilyalılar üzerlerinin aranmasına ses çıkarmadı. Silahsızlardı. Ama Fransızların tacizci yaklaşımı Sicilyalıların gururuna dokunmuştu.

Fransız askerlerinden biri "silah aramak için" yeni evli bir kadının bluzunun altına elini sokunca kocası öfkelendi. "Fransızlara ölüm" diye bağırıp, Fransızın kılıcını belinden çekerek üzerine yürüdü. Bu hareket kalabalığı ayaklandırdı. Hiçbiri silahlı olmamasına rağmen tüm Fransız askerlerini öldürmeyi başardılar. Kayıtlara göre Sicilyalılar da iki yüz kayıp verdiler.

Sonraki günlerde tüm ada halkı ayaklandı. Binlerce Fransız ve onlarla işbirliği yapan ya da evlenenler de öldürüldü.Charles'ın tepkisi iki birlik daha göndermek oldu.
Yeni birlikler ayaklanmayı kanlı bir şekilde bastırıp Sicilya'yı geri aldılar. Adada isyan ve direniş bir yaşam tarzı halini aldı. Halk adadaki yönetime alternatif olarak adı bugün 'Cosa Nostra' olarak bilinen bir kültürel doku oluşturdu.

Fransızların tutumu sadece isyana neden olmadı, aynı zamanda Amerika'nın ilk organize suç mekanizmasının temellerini attı. Bagajlarda bulunan cesetlerin, ayağından betona gömülmüş, dizlerinden vurulmuş insanların okuduğu beddualar hep dinsel bir kutlamada sorun çıkmasını engelleme işgüzarlığında bulunan Fransız yöneticilere gitmeliydi.

6 Ocak 2007 Cumartesi

Sanatçıların 'sahne arkası’

Fotoğraf sanatçısı Mehmet Çağlarer’in objektifinden sanatçıların sahneye çıkmadan önceki hallerinin anlatıldığı “Son Dakika” adlı fotoğraf sergisi, Kadıköy Belediyesi Caddebostan Kültür Merkezi’nde açıldı.

Sergideki fotoğraflar caz, rock, pop, klasik müzik ve tiyatro sanatçılarının sahneye çıkmadan 'on dakika’ önceki hallerini gösteriyor. Dee Dee Bridgewater, Ajda Pekkan, Yuri Temirkanov, Emel Sayın, Timur Selçuk, Hüsnü Şenlendirici, Erol Evgin, Müşfik Kenter ve Mischa Maisky’nin de fotoğraflarının bulunduğu sergi 25 Ocak 2007 tarihine kadar CKM’de görülebilecek.

CKM (0216) 386 26 90

2 Ocak 2007 Salı

Polemiğe karşı tedbir aldılar


AKP, cumhurbaşkanlığı seçimi konusunda siyasi polemiklere zemin oluşturmaması için parti temsilcilerinin bayram ziyaretlerini basına kapalı tuttu.
Genel merkeze gelen siyasi parti temsilcilerini AKP Genel Sekreteri İdris Naim Şahin başkanlığındaki heyet karşıladı. CHP, Sinop Milletvekili Engin Altay başkanlığındaki bir heyetle AKP'yi ziyaret etti. CHP'nin ardından, DYP, MHP, DSP, SP ve SHP heyetleri de AKP Genel Merkezi'ne geldi.

MilliyetAKP, cumhurbaşkanlığı seçimi konusunda siyasi polemiklere zemin oluşturmaması için parti temsilcilerinin bayram ziyaretlerini basına kapalı tuttu. Genel merkeze gelen siyasi parti temsilcilerini AKP Genel Sekreteri İdris Naim Şahin başkanlığındaki heyet karşıladı. CHP, Sinop Milletvekili Engin Altay başkanlığındaki bir heyetle AKP'yi ziyaret etti.
CHP'nin ardından, DYP, MHP, DSP, SP ve SHP heyetleri de AKP Genel Merkezi'ne geldi.
Çankaya tartışması
CHP'ye gelen siyasi parti temsilcilerini de Genel Başkan Yardımcısı Cevdet Selvi başkanlığındaki heyet karşıladı. AKP'lilerin ziyaretinde cumhurbaşkanlığı tartışması yaşandı.
Selvi'nin, "Tayyip Bey cumhurbaşkanı adayı olmayacak değil mi?" sorusuna, AKP Ankara Milletvekili Haluk İpek, "Şu anda verilmiş bir karar yok. Hukuku zorlayarak çıkmaz sokaklara taşımaya çalışırsak parlamenter demokrasiyi yıpratırız" karşılığını verdi.
BBP Genel Başkan Yardımcısı Halim Erk ise CHP'lilere, "Türbanlılarla barışık olursanız, türban meselesini çözersiniz, CHP iktidar olur" dedi.
Selvi, GP Genel Başkan Yardımcısı Muzaffer Arıkan'a, "Emeklilere 14 ay maaş verecekmişsiniz. 12 aylık maaşı bölüp 14 parçada mı vereceksiniz" diye espri yaptı.

Keçeciler ağırladı
ANAP'a gelen siyasi parti heyetlerini Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Keçeciler ve yöneticiler ağırladı. MHP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Şandır, 2007'nin seçim yılı olduğunu, bu sürecin gerginliklerden uzak ve sağduyu içinde geçmesi gerektiğini söyledi. DYP'nin ziyaretinde de Saddam Hüseyin'in idamı gündeme geldi.
Keçeciler, Saddam Hüseyin'in bayramda idam edilmesinin, sevmeyenlerini bile üzdüğünü söyledi.AKP Genel Başkan Yardımcısı Reha Denemeç başkanlığındaki AKP heyetinin DYP'yi ziyaretinde de Saddam Hüseyin konuşuldu.