25 Nisan 2007 Çarşamba

Diyetle Verilen Kilolar Fazlasıyla Alınıyor


Uzmanlara göre kimi kilolu insanlar hiç diyet yapmasalar sağlıkları için daha iyi bile olabilir. Çözümse porsiyonları küçültmekten ve sağlıklı beslenmekten geçiyor.

Diyet yapmak her zaman sanıldığı gibi kilo vermeye yardımcı olmuyor. ABD’de yapılan bir araştırma diyetle kilo verenlerin 5 yıl içinde verdikleri kilodan daha fazlasını aldıklarını gösterdi. Üstelik sürekli kilo alıp vermek kalp krizine davetiye çıkarabiliyor.

Kilo verme sorunları üzerine araştırma yapan ABD’li uzmanlar, diyetin genellikle uzun süreli kilo kaybını sağlayamadığını ve sağlık açısından da risk oluşturabileceğini açıkladı.Buna göre, diyet yapan kilolu insanlar ilk altı ayda kilolarının yüzde 5 ila 10’unu veriyor.
Ancak geçmiş yıllarda yapılan 30’u aşkın araştırmanın sonucu diyetle zayıflayanların 3’te 2’sinin verdikleri bu kiloların daha fazlasını ilk beş yıl içinde yeniden aldığını gösteriyor.Üstelik sürekli kilo alıp vermek kalp rahatsızlıkları ve hatta kalp krizine kadar varan ciddi sonuçlar doğurabiliyor.Bir başka araştırmaya göreyse diyet yapanların yarısı başlangıçtaki kilolarının üzerine en az 5 kilo alıyor. Kısacası uzmanlara göre diyetle kilo verip bunu korumak zor.
Önerilerse fazla kiloların sıkı diyetlerle değil porsiyonları küçülterek ve sağlıklı besinlere yönelerek verilmesi. Bu yüzden uzmanlar kimi insanların diyetten uzak durmasının sağlıkları için daha yararlı olabileceği uyarısını yapıyor.

20 Nisan 2007 Cuma

Bin Yıl Sonra Kuzey Denizinde Viking Teknesi


Vikinglerin 11 yüzyılda kullandığı teknelerin aslına uygun olarak yapılan bir gemi, bin yıl aradan sonra bu yaz Kuzey denizinden geçecek.

Danimarka’da bir Viking gemi müzesinin yöneticilerinin girişimiyle hazırlanan gemi, 1 Temmuz’da Danimarka’nın Roskilde limanından ayrılacak. Gemi, 14 Ağustos’ta İrlanda’nın başkenti Dublin’e varacak.

Projeye öncülük eden Rather Sörensen, AFP muhabirine, “Gemiyi tamamen Viking tekniğine göre imal ettik. Bu serüven, tam anlamıyla bir meydan okuma. Geminin bu kadar uzun yolculuğa dayanıp dayanamayacağını göreceğiz” dedi.
Kare şeklindeki yelkeninin sağlayacağı çekişle yol alacak gemide 65 gemici görev yapacak.
30 metre uzunluğundaki gemide bulunan 30 çift kürek ise, sadece limanlarda nazik manevralarda kullanılacak.

Sulukule’nin yıkımına engel olun!


“40 gün 40 gece Sulukule” etkinlikleri kapsamında klarnetçiler bir araya geliyor. Dünyadaki ilk roman yerleşim yerlerinden biri olan Sulukule’nin yıkımına engel olması amacıyla düzenlenen gece 23 Nisan’da Garajistanbul’da.

Kentsel Dönüşüm ve Yenileme Projesi kapsamında gündeme gelen Sulukule’nin yıkımını durdurmak amacıyla klarnet sanatçıları bir araya geldi. İTÜ öğretim görevlisi ve klarnet sanatçıcı Serkan Çağrı yönetiminde kurulan ‘KlarnetKule Orkestrası’, amacı doğrultusunda ilk konserini 23 Nisan Pazartesi günü Garajistanbul’da gerçekleştirecek.

Dünyadaki ilk roman yerleşimlerinden biri olan ve birçok müzisyene ev sahipliği yapmış olan Sulukule’de hala Osmanlı tapusuna sahip evler bulunduğundan İstanbul tarih ve kültürü açısından son derece değerli bir konuma sahip. Ana teması, “Sulukule İstanbul’dur, İstanbul yok olmasın” olan “40 Gün 40 Gece Sulukule” Platformu da bu kapsamda kente sahip çıkmaya çalışıyor. İlk olarak KlarnetKule Orkestrası’nın vereceği konserle başlayan etkinlikler önümüzdeki aylarda da devam edecek. Tarihi mirası yaşatmak amacıyla düzenlenecek etkinlikte farklı alanlardan birçok sanatçı, akademisyen ve gönüllülerin katılımıyla kentsel gelişmelere katılımcı ve yaratıcı çözümler aranacak.

Projeye destek vermek isteyenlerin ilk durağı olacak KlarnetKule Orkestrası’nın konser biletleri www.biletix.com’dan 10 YTL karşılığında satın alınabiliyor.

16 Nisan 2007 Pazartesi

Evlilik Sorunları


Evlilik aslinda birbirinden farkli iki insanin paylasmaya basladigi yeni bir hayat dönemi olarak olarak degerlendirilir.
Insan hayatindaki her degisim strese sebep olur ancak evlilik gibi köklü degisimlerin yeri daha bir farkli olmaktadir.

Söyle düsünün kültürel olarak aile yasantisi olarak birbirinden farkli iki kisinin ayni evi ayni zaman ve mekani paylasmaya baslamalari hayatinizda ne kadar radikal bir degisimdir. Hele birde esinizle öncesinde tam tanismadiginizi düsünün. Belki de hep güzel saatleri paylastiniz ve birbirinize göstermek istediginiz yüzünüzü gösterdiniz. Gülünecek neseli anlari paylastiniz. Ancak artik evlisiniz ve iki kisilik düsünmek zorundasiniz. Bu durumda kendinizi kisitlanmis gibi hissetmeniz gayet dogaldir. Karsi tarafin da ayni duygulari paylastigini unutmayin. Bunu böyle düsündügünüzde karsilikli anlayisla bazi sorunlarin üstesinden gelebilirsiniz.

Eger her iki zaman içersinde çözülecektir. Ancak bunun yaninda yeni yasaminizda ortaya çikabilir. Yeni yasaminizda degisen bir seyde artik düzenli bir cinsel yasamin baslamasi. Özellikle toplumumuzda insanlarin büyük bir çogunlugu ilk cinsel deneyimlerini esleri ile yasamaktadirlar. Daha önce yaptigim bir arastirmada erkeklerin % 40 i ilk deneyimlerini kendi esleri ile geçeklestirdiklerini gördüm. Bu oran kadinlarda daha da yüksek çikmisti. Dolayisiyla tecrübesiz iki insanin bir araya gelmesi üstelikte yanlis bilmeleri nedeniyle bazi cinsel sorunlarda karsimiza çikmaktadir.

En sik evliligin ilk günlerinde cinsel birlesmeyi basaramama karsimiza çikmaktadir. Bunun temelinde bazi törelerinde etkisi vardir. Kapida birileri sizden haber beklerken sinavdaki bir genç gibi performans kaygisi yasayan ve cinsel organinda sertlesme sorunu yasayip iliskiye girmeyenlerle sikça karsilasmaktayiz.
Bazen de cinsel iliskide yasayacagini sandigi için kendini asiri kasan ve bu nedenle iliskiyi basaramayan genç kizlarla da karsilasmiyor degiliz.Iliskiye müsaade etmeyecek kadar vajina kaslarinda kasilma ile giden duruma ise vaginismus diyoruz.
Tüm bu durumlar bazen kendiliginden çözülebilir ancak bazen de çözümlenemeyen basit sorunlar ayrilmaya varacak nahos durumlarla karsimiza çikmaktadir. Eger bir iletisim sorununu kendiniz çözemeyecekseniz sorunun çözümü için bir profesyonele basvurmaktan çekinmemelisiniz
maxikadin.com

Aşırı spor ve diyet kısırlık nedeni

Kadınların uyguladıkları ağır diyet vespor programlarının kısırlığa yol açabileceği belirtildi. Kadınların son yıllarda uyguladıkları ağır diyet ve sporla bünyelerindeki yağ oranını tükenmeye yakın hale getirdikleri için hamile kalmakta zorlandıklarını belirten uzmanlar, kısırlığın gelecek yıllarda 2 katına çıkacağının tahmin edildiğini kaydediyor.

Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakan Yaralı, aşırı zayıflığın da aşırı şişmanlıkta olduğu gibi kısırlığa yol açabileceğini belirterek, kadınları, spor ve diyet yaparken aşırıya kaçmamaları konusunda uyardı. Türkiye’de gebe kalmadan önce kadınların muayeneden geçme alışkanlığı olmadığını kaydeden Yaralı, gebe kalmanın planlanması gerektiğini vurguladı. Planlama sayesinde Hepatit B aşılarının tamamlanabileceğini, vücudun ihtiyaç duyduğu folik asit gibi vitamin takviyesinin yapılacağını, şeker hastalığının kontrol edilebileceğini bildiren Yaralı, bu sayede gebeliğin sağlıklı olacağını kaydetti.

Kadınların, son yıllarda uyguladığı ağır diyet ve spor programlarının bünyelerindeki yağ oranını tükenmeye yakın hale getirdiğini söyleyen Yaralı, bunun hormonları olumsuz yönde etkilediğini ve adet düzensizliklerine yol açtığını söyledi.

“SPOR YAPALIM DERKEN KISIR KALMAYIN”
Yaralı, “Kadınlar spor yapalım derken haftada 40 kilometre koşarak, vücutlarındaki yağ oranını düşürüyor, daha sonra hamile kalmakta zorlanıyorlar” diye konuştu. Yaralı, kısırlığın gelecek yıllarda 2 katına çıkacağının tahmin edildiğini ifade etti. Kısırlık için bir diğer olumsuz faktörün ise şişmanlık olduğunu söyleyen Yaralı, obezitenin ve aşırı yağlanmanın da kadın bünyesinde tahribata yol açtığını dile getirdi. Yaralı, “hamilelikte az kilo alma modasının sakıncalı” olduğunu da vurgulayarak, hamilelikte en az 8, en fazla 20 kilo alınmasının ideal olduğunu kaydetti.

HAMİLELERE SICAK UYARISI
Hamileliklerini sıcak günlerde geçirenlere de önerilerde bulunan Prof. Dr. Yaralı, hamilelerin sıcak havalarda dışarıda gezmemeleri, doğrudan güneş ışınlarına maruz kalmamaları gerektiğini söyledi. Hamileliğin özellikle ilerleyen aylarında topuklu ayakkabı ve dar kıyafetlerin giyilmemesini öneren Yaralı, bu tür kıyafetlerin yaz aylarında bunaltıcı olacağını belirtti. Yaralı, hamilelerin doktora danışmadan güneş yağı kullanmamalarını da istedi. Hamilelerin yaz aylarında süt yerine yoğurt, ayran ve peynir ağırlıklı beslenmelerinin daha uygun olduğunu söyleyen Yaralı, hamilelerin deniz ürünlerinde de seçici davranmalarını ve kabuklu deniz ürünlerini tüketmemelerini önerdi. Hamilelere yapılacak egzersizlerde yüzmeyi tercih etmelerini tavsiye eden Prof. Dr. Hakan Yaralı, burada da havuz yerine denize girilmesinin önemli olduğuna işaret etti

15 Nisan 2007 Pazar

İsmini 'Bilmeyen' Bebek Otistik Olabilir


Bir yaşındaki bebeklerin isimleriyle çağrıldıklarında yanıt vermemeleri otizm belirtisi olabilir.
ABD'li araştırmacıların, kardeşleri otistik olan ve bu nedenle risk altında görülen bir yaşındaki 101 bebek üzerinde yaptığı inceleme, bebeklerin kendilerine isimleriyle hitap edildiğinde tepkisiz kalmalarının hastalığın erken bir belirtisi olabileceğini ortaya koydu.
Sonuçları 'Archives of Pediatrics and Adolescent Medicine' adlı derginin bu ayki sayısında yayımlanan araştırmada, söz konusu 101 bebek aynı yaşta hastalık riski görülmeyen 46 bebekle karşılaştırıldı. Her bebeğin küçük bir oyuncakla beraber masaya oturtulduğu, bir araştırmacının bebeğin arkasında yürüyerek ona açık bir biçimde ismiyle hitap ettiği, üç saniye sonra karşılık vermeyen bebeğe isminin en fazla iki kez daha söylendiği belirtildi.
Araştırmada, hastalık riski görülmeyen tüm bebekler isimleriyle çağrıldıklarında ilk ya da ikinci saniyede tepki verirken, risk altındaki grupta bulunan bebeklerden yüzde 86'sı çağrıya karşılık verdi. Bu deneyden sonra risk altındaki gruptan 46, diğer gruptan da 25 bebek 2 yıl boyunca gözlendi. Bir yaşındayken isimleriyle seslenildiğinde tepkisiz kalan bebeklerin dörtte üçünün 2 yaşında gelişim sorunları gösterdiği belirlendi.
Araştırmada, daha sonra otizm teşhisi konulan bebeklerin yarısının, herhangi bir gelişim sorunu yaşayanların yüzde 39'unun söz konusu testte başarısız olduğu görüldü.

İngiliz The Guardian gazetesi dün bir tarafında "Allah" lafzı celali diğer tarafında ise "Muhammed" (s.a.v)'in adının yazılı olduğu bir balığın resmini yayımladı. Avrupa'da bazı gazetelerde Hz. Peygamber'e hakaret içeren karikatürlerin yayımlanmasına İslam dünyasından tepkiler artarken, İngiliz The Guardian gazetesi dün bir tarafından "Allah" ve diğer tarafından ise "Muhammed" yazan bir balığın resmini yayımladı.
Gazete, balığın İngiltere'nin kuzeyindeki Bury şehrinde bulunan bir akvaryumcuda geçen hafta bulunduğunu yazdı. Balığın oscar türü bir balık olduğu kaydedildi.
Balığın üzerinde "Allah" ve "Muhammed" lafızlarının Arapça yazıldığını ilk kez akvaryumcunun bitişiğinde "Oasis Fast Food" adında bir restaurantı işleten Muhammed Riaz Şahid'in gördüğü bildirildi.

'BU ŞÜPHESİZ BİR İŞARET'
Balığın bir tarafından "Allah" lafzı celali diğer tarafından "Muhammed" (s.a.v)'in adının çok açık bir şekilde yazıldığını belirten Muhammed Şahid, "Bu Allah ve Resulü'nün bir mucizesi" dedi.
Şahid, "Yahudiler ve Hıristiyanların hepsi Allah'a inanıyor.
Allah (c.c) bu mucizesiyle tüm insanlığa mesaj veriyor" diye konuştu.
Balığı görenlerden İngiliz Peter Hurst, The Guardian gazetesine yaptığı açıklamada, "Bu şüphesiz Allah'tan bir işaret" dedi.
Gazete, yüzlerce İngilizin balığı görmek için her gün akvaryumcuya akın ettiklerini kaydetti. İngilizlerden biri bunun bir mucize olduğunu ve balığı birkaç gün önce rüyasında gördüğünü açıkladı.

Atlantik’i Hareketli Bir Kasırga Dönemi Bekliyor

ABD’de, Atlas Okyanusu’nun 2007 kasırga döneminde, “çok aktif” 9 kasırga meydana geleceği ve en azından birinin ABD sahillerini vuracağı belirtildi.

Colorado Üniversitesinden William Gray, bu yıl isim verilecek düzeyde etkili olacak 17 fırtına meydana geleceğini, bunlardan kasırga haline dönüşecek 5’inin saatte 111 kilometre ya da daha süratli rüzgarlara sahip olacağını söyledi.


Atlas Okyanusu’nda geçen yıl etkili olan ve isim verilen 10 fırtına çıkmış, 2’si daha şiddetli olmak üzere 5’i kasırgaya dönüşmüştü. Ancak bu kasırgaların hiçbiri Amerikan sahillerini vurmamıştı. 2005’teyse, Atlantik’te 15’i kasırga, 28 fırtına meydana gelmiş, en kötüsü Katrina olmak üzere 4’ü ABD’de etkili olmuştu. Atlas Okyanusu’nda kasırgalar, 1 Haziran ile 30 Kasım arasındaki dönemde ortaya çıkıyor.

10 Nisan 2007 Salı

Pantone View Colour Planner 2007 2008 Renk Trendleri


Renk konusunda küresel bir otorite ve tasarım endüstrileri için profesyonel renk standartları sağlayıcısı olan Pantone, disiplinler arası renk tahmin aracı olan PANTONEView Colour Planner'ın "Metamorphosis" adlı Kış 2007/2008 edisyonunun çıkışını duyurdu.

Sonbahar Kış 2007/2008 sezonu değişim, dönüşüm, mutasyon ve kaymayı vurguluyor.

İzlenmesi gereken geleneksel kurallar yerine tasarımcılar yeni ve taze olanı arayacak.
Pantone moda, ev ve iç mekan bölümü başkan yardımcısı Tod Schulman "Tasarım endüstrileri renk konusundaki yönlendirmeler için Pantone'ye başvuruyorlar," diyor.
"PANTONE View Colour Planner ile her sezonun 18 ila 24 ay ilerisini tahmin edebiliyoruz.
Bu ürün, dünya çapında geniş bir endüstri skalasındaki şirketler için renk yönelimini etkilemede önemli bir rol oynuyor."

Pantone'ye göre son birkaç sezondur renklerde bir sakinleşme var ve bu durum 2007 kışı için de geçerli olacak.Moda endüstrisi çok renk kullanımından uzaklaşırken bizi çevreleyen ortamlar tam olarak ters bir yaklaşım içine giriyor.

5 Nisan 2007 Perşembe

Kanser hastalarına Çin müjdesi

Çin'de Beijing Haidian Hastanesi'nde kanser tedavisi için geliştirilen "Gen Terapisi" yöntemiyle dünyanın dört bir yanındaki kanser hastalarına yeni bir umut ışığı doğdu.

Hastanenin Türkiye temsilciliğini yürüten Akupunktur Uzmanı Dr. Nejat Can, gen tedavisi Gendicine sayesinde birçok kanser hastasının yeniden hayata döndüğünü söyledi. Can, kanser tedavisi yapılan hastanenin sadece gen terapi merkezi olmadığını, tam teşekküllü bir onkoloji servisinin olduğunu ve tedavinin onkologlar tarafından yapıldığını belirtti.

Çinli bilim adamı Prof. Dr. Peng Zhaohui'nin 1998 yılında P53 geninin kanserli hücrelerin bölünmesini durdurduğunu keşfettiğini ifade eden Can, "Çin'de uygulanan bu yöntem gen terapisiyle kanser tedavisidir. Kontrol dışı hücre bölünmelerini önleyen P53 geni, kanser hastalarında işlevsiz hale geliyor. Başarılı bir test sürecinin ardından Prof. Dr. Peng'in geliştirdiği 'Gendicine' adlı ilaç, 2003'te Çin Devlet İlaç Kurumu'ndan onay alarak dünyanın ilk genetik kanser ilacı oldu. Peng'in geliştirdiği yöntemde gen tekrar aktif hale getiriliyor. Önce kanserli hücrelere zararsız bir virüs yardımıyla P53 geni enjekte ediliyor. P53, kanserli hücrenin çoğalma mekanizmasını durduruyor ve hücreyi intihar etmeye programlıyor" dedi.
Hastaların raporlarının Haidian Hastanesi'ne gönderildiğini söyleyen Can, uzmanların raporları incelemesi sonucunda hastanın gen tedavisine uygunluğuna karar verildiği takdirde Çin'e gittiğini ve tedavi sürecinin başladığını kaydetti. Gen tedavisinin Ekim 2003 tarihinden itibaren Beijing Haidian Hastanesi Genetik Tedavi ve Cerrahi Onkoloji Enstitüsü'nde, Enstitü Başkanı Prof. Dr. Li Dinggang ve deneyimli ekibi tarafından uygulandığını belirten Dr. Nejat Can, "Türkiye'deki kanser hastalarını Çin'deki hastaneye yönlendiriyoruz. Bugüne kadar birçok hastanın başarılı bir tedavi sürecinin ardından hayata yeniden tutunmasına tanık olduk. Bir hastanın refakatçisiyle birlikte 2.5 aylık tedavi sürecindeki tüm masrafları 30 bin dolar civarında" diye konuştu. Gen tedavisinin bir tür "nokta atışı" olduğunu dile getiren Can, "Gendicine direkt olarak kanserli tümör içine enjekte ediliyor. Araştırmalara göre radyoterapiyle baş ve boyun bölgesindeki kanserlerde tamamen temizleme oranı yüzde 16 iken, radyoterapi gen tedavisiyle birlikte uygulandığında bu oran yüzde 65'e çıkıyor. Gendicine ile baş-boyun squamöz hücreli kanserleri, karaciğer, akciğer mide, meme, pankreas, kolon-rektal, prostat kanserleri ile melanom ve sarkomlar tedavi edilebiliyor" şeklinde konuştu.

Dünyanın dört bir yanından tedavi için Çin'e gidildiğini belirten Can, giden 200 hastanın iyileşme oranının yüzde 75 olduğunu söyledi. Can, Türkiye'den 5 hastanın tedavi için Çin'de olduğunu ifade ederek, hastaların hızla iyileştiğini kaydetti. Yöntemin çok yeni olduğuna dikkat çeken Dr. Nejat Can, alınan verilerin çok iyi olduğunu fakat kesin veriler için biraz daha zaman geçmesi gerektiğini söyledi.

2 Nisan 2007 Pazartesi

Böyle 1 Nisan şakası görülmedi...

ANKARA’da 1 Nisan şakası yapan sevgilisinin kapıyı kilitleyerek ikinci kattaki eve kapattığı emekli sağlık memuru 50 yaşındaki Serdar Şahiner'i, yardım istediği itfaiyeciler kurtardı.

Serdar Şahiner dün akşam sevgilisi 38 yaşındaki Neşecan Ceylan ile Çankaya Strazburg Caddesi'ndeki iki katlı müstakil evinde buluştu. İki sevgili akşam yemeğinin ardından salonda cam kenarına oturup içki içmeye başladı. Bir süre sonra salondan ayrılan Neşecan Ceylan uzun süre dönmedi.
Tuvalette ya da mutfakta zannettiği sevgilisini evde bulamayan Şahiner, evden ayrılmak istedi. Kapının üzerine kilitlendiğini farkeden Şahiner cep telefonundan sevgilisini aradı.
Ancak Neşecan Ceyhan “1 Nisan' diyerek telefonunu görüşmeye kapattı.
Şahiner, telefonu kapalı olduğu için ulaşamadığı sevgilisinin dönmemesi üzerine saat 24.00 sıralarında itfaiyeyi ve polisi arayarak yardım istedi. Olay yerine gelen ekipler Şahiner’i ikinci kata merdiven uzatarak, aşağı indirdi.Sevgilisi Neşecan Ceylan ile birlikte yemek yiyip içki içtiklerini anlatan Serdar Şahiner, “Neşecan birden kayboldu.
Tuvalete ya da mutfağa gittiğini sandım. Bulamayınca dışarı çıkmak istedim ama kapı kilitliydi. Böyle bir şaka yapacağı aklıma gelmezdi' dedi.

ÇAĞSAV Ankart Sanat Fuarı 09-15 Nisan 07

Dokunduğu her şeyi resme dönüştüren Mine Arasan, mor düşlerini masalsı anlatımı ile yaptığı resimlerini Ankara ’lı sanat severlerle ankart sanat fuarında paylaşacak.

ARASAN Desenlerini ve Şiirlerini ÇİZGİDEN SÖZE isimli bir kitapta topladı.Yurtiçi ve Yurtdışında gerçekleştirdiği 48 kişisel resim ve gravür sergileri, aldığı ödüller Mine Arasan ‘a Hayat ve Sanat yolculuğunda, çocuk duyarlılığı ile yaptığı sevgi rengi ile boyadığı eserlerini gittiği her yere taşımaya devam etmektedir.
Mine Arasan eserleri

ÇAĞSAV Ankart Sanat Fuarı09 - 15 Nisan 2007 tarihleri arasında
TARA Sanat Galerisi Standında