30 Haziran 2007 Cumartesi

Yahoo’da Yönetim Değişikliği

İnternet arama motoru Yahoo’nun Yönetim Kurulu Başkanı Terry Semel istifa etti.

Altı yıldır şirketin başında bulunan Semel, Yahoo’nun reklam ve basınla ilişkiler birimlerinin geliştirilmesi ve iyileştirilmesindeki rolüyle öne çıkmıştı. Ancak Terry Semel aynı zamanda, yatırımcıların, Yahoo’nun internetteki başlıca rakibi Google’ın yanı sıra, sosyal iletişim ağı alanında My Space ve Facebook karşısında rekabet etmekte yetersiz kaldığı yolundaki eleştirilerine hedef olmuştu.

Semel, görevinden ayrılırken yaptığı konuşmada geçen yılın Yahoo’yu hayli zorladığını kabul etti. Semel, “Şimdi, yeni bir yönetimin başa geçmesi ve şirketi tüm potansiyelini kavrayacak şekilde idare etmesinin tam zamanı” dedi ve “Yahoo geçen yıl zor dönemlerinden birini yaşadı. Ama tüm zorluklara rağmen Yahoo’nun temelleri sağlam” ifadesini kullandı.Terry Semel’in yerini ise şirketin kurucu ortaklarından Jerry Yang alıyor.Yang, bugün 500 milyonu aşkın kullanıcısı olan Yahoo’nun 1995 yılında kuruluşunda yer almış ve bugüne kadar çeşitli yönetim kademelerinde görev yapmıştı.Semel’in şirketin yönetiminden ayrılacağı haberleri üzerine Yahoo hisselerinde yüzde 3’lük bir artış yaşandığı belirtiliyor.

29 Haziran 2007 Cuma

İş Arama Süresi Depresyona Yol Açıyor

Türkiye'nin en önemli sorularının başında işsizlik geliyor. Her gün yüzlerce insan iş bulmak için İş ve İşçi Bulma Kurumu ve diğer özel şirketlerin kapısını çalıyor. Bir insanın uzun süre iş bulamaması depresyona yol açıyor.

İnsan kaynakları konusunda yayın yapan
http://www.yenibir.com/ internet sitesinden alınan bilgilere göre, iş arama döneminde makul süre aşıldığında insanlar depresyona girebilir. Didem Tekin'in kaleme aldığı makalede depresyonun önemli belirtileri şöyle sıralanıyor:

"Kişinin hassaslaşması, normalde rahatsız etmeyen şeylerin göze batması, günlerin birbirine benziyormuş gibi algılanması, kişinin kendisini değersiz hissetmesi, mekanlardan sıkılma, sevdikleri farkında olmadan üzme ve en önemlisi başvuruların karşılıksız kalması veya sonuçlanmaması nedeniyle özgüveninin azalması". Tekin, "Özgüven eksikliği de bir sonraki mülakata yansıyacak, büyük ihtimalle karşı taraf da bunu hissedecektir. Sonuç, kısır döngü" diyor.

Uzmanlar iş ararken belli bir süre tanınması gerektiğini belirterek, iki hafta içinde iş bulmam lazım gibi bir düşüncenin insanı daha fazla gerginleştirdiğini söylüyor. İş bulma döneminin uzaması durumunda 'yanlış veya eksik bir şey mi yapıyorum?" sorusunun sorulmasını öneren uzmanlara göre, ilk yapılacak iş özgeçmişi tekrar gözden geçirmek.
Özgeçmiş güvenilen bir kişiye inceletilmeli ve başvurulan işe göre hazırlanmalı. "İkinci adımda yapılması gereken, yapılan mülakatların gözden geçirilmesi. Nasıl cevaplar verildi? İstekli olunduğu karşı tarafa hissettirildi mi? Fiyat ve mesai saatleriyle ilgili zamansız sorular soruldu mu? Beden dili söylenenleri onayladı mı?" gibi. Kişide, 'yine olmayacak ya hep işsiz kalırsam' gibi korkular durumu daha da zorlaştırırken, ilgi ve yetkinlik alanına giren bütün işlere başvuru yapılmaya gayret edilmeli bir iki işe başvurup haber gelmedi diye vazgeçilmemeli.

Tekin, iş arama sürecinin en önemli unsurlarından aynı zamanda en zor olanın kişinin kendisini tanıması gerektiğini belirtiyor. İş bulmak isteyen kişi kendisine, "Ben kimim, hangi özelliklerim beni bu günlere getirdi, bundan sonra nasıl bir yaşam bekliyorum?" sorularını sormalı.
Takiben 5 yıl hatta 10 yıl sonrası için kariyer planları yapılmalı. İş arama dönemini depresyona girmeden sağlıklı atlatmanın yolu insanın kendisini geliştirmesi. Bunun için de eksik kalan yönleri tamamlamaya yarayacak kurslara gidilmeli, yayınlar takip edilmeli. Tekin, "Hem bir eksiğinizi gidermiş hem de sonuçta işle ilgilendiğiniz için kendinizi daha iyi hissedersiniz. Ayrıca, zaman yokken yapmak istediklerinizi niye bu dönemde yapmayasınız? İhmal edilen arkadaşlara daha çok zaman ayırmak gibi" şeklinde konuşuyor.

-İHA-

27 Haziran 2007 Çarşamba

İşden Ayrılmanın da Kuralı Var

İşten ayrılmaya karar verdiğinizde, bırakırken ne yapılması gerektiği hakkındaki bazı temel kuralları hatırlamakta fayda var.

İlki; asla köprüleri yıkmamak!
Ayrıldığınız yere, referans olarak her zaman ihtiyacınız olacaktır. Belli mi olur? Belki bir gün geri dönersiniz! Hatta yöneticiniz ile yeni iş yerinizde karşılaşabilirsiniz veya müşteriniz olabilir.Haksızlığa uğradığınızı düşünüyorsanız ve dava açmak istiyorsanız, asla belli etmemeye çalışın. Sessizce kanıtlarınızı toplamanız ve hukuk danışmanınız ile konuşmanız uygun olacaktır. Gülmeye devam etmeye çalışın, yoksa kendinizi ele verebilirsiniz.

Ani ve fevri kararlardan kaçınmaya gayret edin. Ayrılma sebebiniz ne olursa olsun, mutlaka belli bir süre öncesinden haberdar edin. Karşı tarafın size haksızlık yaptığını, profesyonelliğin dışında davrandığını düşünseniz bile, siz profesyonelliği elden bırakmayın.

Sözleşmenizi iyice okuyun ve işten ayrılırken neyi hak ettiğinizi, ne alacağınız olduğunu dikkatlice inceleyin. Bunlar paranın yanında, kullanılmamış izin gibi diğer haklar da olabilir. Şirket içinden biriyle, daha sonra size referans olması için anlaşabilirsiniz. Burada, raporlama yaptığınız kişiyle köprüleri yıkmadan ayrılmanız çok önemli.

En önemlisi: İşteki arkadaşlarınızın yanında, iş ilişkinizin olduğu ve akıl danıştığınız kişilerle de iletişiminizi asla koparmamaya dikkat edin.
Hatta, sizi sevdiğini düşündüğünüz ve kariyerinizde yardımı olacak kişilerin bir listesini bile yapabilirsiniz. Çoğu insan bunu küçümsüyor ve göz ardı ediyor. Ancak, en üst düzey yöneticiler bu listeyi her zaman tutar!

yenibiris.comYararlanılan kaynak: Monster CareerNews

25 Haziran 2007 Pazartesi

"Sokak Ligi"

İngiltere'deki ''Street League'' projesi model alınarak 3 yıldır Türkiye'de uygulanan ''Sokak Ligi'', sisteme katılan pek çok çocuğun hayatını olumlu yönde değiştirdi.

AA muhabirine açıklama yapan projenin Türkiye yürütücüsü Sosyal Sorumluluk Derneği Başkanı Osman Şibik, Sokak Ligine 6 ille başladıklarını, kısa sürede il sayısını 15'e çıkardıklarını söyledi.

Bu yıl projenin Çocuk Dostu şehir programına dahil olduğunu belirten Şibik, şunları kaydetti:
''Her ilde 12'şer kişiden 4 takım oluşturuldu ve toplam 720 çocuğumuza ulaştık. British Council danışmanlığı ve Sosyal Sorumluk Derneği koordinasyonunda yürütülen bu proje, valilikler, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu, Gençlik ve Spor Genel Müdürülüğü, belediyeler, Türkiye Futbol Federasyonu, sivil toplum kuruluşları, futbol kulüpleri ve üniversitelerin katkılarıyla büyüyerek devam ediyor.''

Proje kapsamında bir futbol turnuvası yer almasına karşın, asıl amaçlarının futbolcu, sporcu yetiştirmek olmadığını belirten Şibik, görüşlerini şöyle dile getirdi:
''Sporu, futbolu bir araç olarak kullanıyoruz. Asıl amacımız, iyi bir birey yetiştirmektir. Uygulamada çocukların gelişimlerine katkıda bulunan eğitim programlarına da yer veriyoruz. Projeye katılan her çocuğa öncelikle ergen ihtiyaç analizi değerlendirmesi yapıyoruz. Aile, arkadaş, çevre ve sağlık durumuyla ilgili tespitler yapıyor, özel ihtiyacı olup olmadığını belirliyoruz. Çocuğun sağlık veya ailevi durumuyla ilgili özel ihtiyacı olabilir, bu durumda o çocuğumuza özel program uyguluyoruz.
Genel programlardaysa öz bakım, ilkyardım, beslenme, yurttaşlık, haklar, inançlar ile tarih ve doğa bilincini geliştiren kültürel eğitim programları uyguladıklarını ifade eden Şibik, şöyle konuştu:

''Aynı zamanda sportif gelişmelerine destek olacak antrenmanları da devam ettiriyoruz. Bu bütün bir yıl devam ediyor. Her yıl haziran ayında futbol Türkiye turnuvası düzenliyoruz. Turnuva sonunda centilmenlik ödülü veriyoruz. Bu ödül bizim için sistem içinde ulaşılabilecek en yüksek noktadır, en büyük ödüldür. Bu ödülü alanları ayrıca ödüllendiriyoruz. Örneğin, Gençlik Spor İl Müdürlüğünün gençlik kamplarında konuk ediyoruz.''

Mutlu Aşkın 5 Sırrı


Güven veren, mutlu ve sağlıklı bir ilişki mi yaşamak istiyorsunuz? İşte ipuçları...


1. Sadık olun:
Sağlıklı ve mutluluk verici bir ilişkinin temeli bağlılığa dayanır. Yakınlaşmaktan korktuğunuz için sevdiğinizden uzaklaşmak isteseniz de, sadakat sayesinde ona bağlı kalırsınız. Sadakat, sorumluluk almak, korkuları kontrol etmek ve duygusal olarak hazır olmak demektir. Eğer iki taraf da gereken sadakati gösterirse, sağlıklı bir ilişki için ilk adım atılmış olacaktır.
2. Kişisel sorumluluklar alın:
İnsan, olgunlaştıkça kendi sorumluluklarını öğrenir ve bu sorumluluklar çerçevesinde hareket eder. Ancak bazı sorumluluklar vardır ki, bunlar başkasına karşıdır. Partnerinizi olduğu gibi kabul edin. Bu ilişkinin sadece sizin değil, ikinizin duygusal ihtiyaçlarını karşılamak için olduğunu unutmayın.
3. Kendinize iyi bakın:
Hiç kimsenin sizin mutluluğunuzu ‘sağlamasını’ beklemeyin. Eğer kendinize iyi bakar, ihtiyaçlarını karşılarsanız, ilişkinizin daha dengeli olmasını sağlarsınız. Partneriniz için her şeyi siz yapmayın. Unutmayın ki, onun ‘kendisine’ iyi bakmayı öğrenmesi gerekiyor.
4. Dürüst olun:
Kafanızı karıştıran, sizi üzen konuları, ihtiyaçlarınızı, isteklerinizi, duygularınızı ve sınırlarınızı dürüstçe ve açık olarak ifade edin. Doğruları söyleyip söylememe çelişkisine düşmeyin. Doğruları, ilişkinizi zedelemeyecek biçimde söylemeye dikkat ederseniz, mutlu olursunuz.
5. Kendinize düşen görevi yapın:
Sağlıklı ve mutluluk verici bir ilişki çaba gerektirir. Elinizden geldiği kadar ‘canlı’ yaşamaya çalışın, duygusal sorunlarınıza çözüm arayın, her şeyi yönetmeye çalışmayın, geçmişinizdeki sorunlarla yüzleşin ve korkularınızı yenin. Böylece ‘sağlıklı bir ilişki’ için kapasitenizi artırmış olacaksınız!

İspanyol Fotoğrafçıdan Türkiye Sergisi..

Avrupa Birliğinin fonuyla Türkiye'de fotoğraf çeken Sergio Martinez, bu fotoğraflarından 16'sını İspanya'nın başkenti Madrid'de sergilemeye başladı.
28 yaşındaki İspanyol fotoğrafçı, 2006'nın nisan-eylül ayları arasında Türkiye'de bulunduğunu ve faydalı geçen fotoğraf çekimlerinin yanı sıra çok iyi izlenimlerle ülkesine döndüğünü söyledi. Türkiye'de kaldığı 5 ay içinde Konya, Kapadokya, Ürgüp, Harran, Urfa, Pamukkale, Fethiye, Kaş gibi yerlere giden genç sanatçı, fotoğraf çekmek için özellikle İstanbul'un bir cennet olduğunu, ancak kendisinin ayrıntıları yakalayabilmek için çok dolaşmak zorunda kaldığını ifade etti.

Martinez'in Türkiye konulu sergisi, Madrid'deki Lumen Stüdyosunda 30 Eylüle kadar açık kalacak.

22 Haziran 2007 Cuma

New York'ta Mevlana Etkinlikleri

UNESCO'nun Mevlana Celaleddin Rum'nin 800. Doğum Yıldönümü nedeniyle ilan ettiği Mevlana yılı Kültür Bakanlığınca çeşitli etkinliklerle kutlanıyor. Kültür ve Turizm Bakanlığından yapılan yazılı açıklamaya göre, 23 ve 26 Haziran'da New York Town Hall'da gerçekleştirilecek etkinliklerde tasavvuf müziği konseri ve sema gösterisi olacak.

Açıklamada etkinliklere Türkiye Kültür ve Turizm Bakanlığı yetkilileri, İstanbul Tarihi türk Müziği Topluluğu, öğretim üyeleri, edebiyat ve sanat adamlarından oluşan heyetin katılacağı söylenirken, New York Başkonsolosluğu ve New York üst düzey yetkilileri, bilim, edebiyat, sanat, fikir ve kanaat önderlerinin de davetli olacağı bildirildi. Programa göre etkinlik 23 Haziran'da Town Hall Konferans Salonu'nda Kültür ve Turizm Bakanlığı Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürü Ahmet Arı'nın açılış konuşmasıyla başlayacak, İstanbul Türk Ve İslam Eserleri Müzesi Başkanı Prof. Dr. Mahmut Erol Kılıç'ın "Rumi ve Sema" başlıklı konferansıyla devam edecek. Etkinlik alanında Ahmet Özhan ve Türk Tasavvuf Musikisi Konseri ile İstanbul Tarihi Türk Müziği Topluluğunca icra edilecek Mevlevi Sema Gösterisi sunulacak.

-ANKA-

THY İstanbul-Eskişehir Seferleri 9 Yıl Sonra Yeniden Başladı

Türk Hava Yolları (THY) İstanbul-Eskişehir hattı, 9 yıl aradan sonra yeniden hizmete girdi.
Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın da içinde olduğu ilk uçağa, Eskişehir Anadolu Üniversitesi Sivil Havaalanı'nda zeybekli karşılama düzenlendi.

THY'nin İstanbul-Eskişehir arasında ilk seferini yapan "Karabük" adlı uçak, Atatürk Havalimanı'ndan saat 22:05'te kalktı. Eşi Ahsen Unakıtan, AK Parti Eskişehir Milletvekili Murat Mercan, THY Yönetim Kurulu Başkanı Candan Karlıtekin, THY Genel Müdürü Temel Kotil ve Eskişehir'den gelen heyet ile birlikte Eskişehir'e hareket eden Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, uçakta gazetecilere yaptığı açıklamada, İstanbul-Eskişehir seferlerinin daha önce de denendiğini ancak başarısız olduğunu belirterek, şimdi 10 yıl öncesine göre çok farklı bir Eskişehir olduğunu söyledi.
Eskişehir'in, İstanbul'a gidecek uçağı dolduracak seviyeye geldiğini ifade eden Bakan Unakıtan, "THY olarak önce bu seferleri deneyeceğiz. Ondan sonra doluluk oranına bakarak, karar vereceğiz. Talep olursa, seferleri her gün yapmayı planlıyoruz. Eskişehir haftada üç gün düzenlenecek seferleri rahat kaldırır. Daha önceki denemelerde olduğu gibi başarısız olacağını ya da buna benzer bir sonuç çıkacağını zannetmiyorum. Biliyorsunuz, pistin uzaltılması meselesi var. Yarın THY yetkilileri ile Anadolu Üniversitesi Rektörü Fevzi Sürmeli'yi ziyaret edeceğim. Pisti nasıl uzatacağımızı konuşacağız. Ortak bir karar alabilirsek, pisti bir an önce uzatmayı düşünüyorum. Pisti uzatmak çok zor bir iş değil. Yeter ki, bunun gerekliliğine inanalım" dedi.

Uçak, saat 22.40'ta Eskişehir Anadolu Üniversitesi Sivil Havaalanı'na indi. İlk uçağın gelişi sebebiyle apronda zeybek ekibi, davul zurnalı gösteri sundu. Maliye Bakanı Kemal Unakıtan ve beraberindekiler, Eskişehir Valisi Kadir Çalışıcı Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen, Anadolu Üniversitesi Rektörü Fevzi Sürmeli, çok sayıda yetkili ve partili tarafından karşılandı.

Havaalanında düzenlenen törende konuşan THY Yönetim Kurulu Başkanı Candan Karlıtekin, 1 Nisan 2007 tarihinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın yaptığı açılış törenleri münasebetiyle Eskişehir'e geldiklerinde, haziran ayı ortalarında İstanbul-Eskişehir hattını hizmete açacaklarının müjdesini verdiklerini hatırlattı.
İstanbul-Eskişehir hattı ile Türk Hava Yolları'nın iç hat sayısının 31'e, dış hat sayısının da 104'e çıktığını açıklayan Karlıtekin, "Eskişehir'e İstanbul'dan geliş-gidiş, alt yapı, karayolu, burada harcanan emek, zahmet, Eskişehir uçuşunun fizibıl olduğunu gösteriyor. Ayrıca, 1.5 senedir istişare yaptığımız Eskişehirli işadamları, bize Eskişehir uçuşunun çok elzem olduğunu belirttiler. Bu kadar genişleme planı çerçevesinde Eskişehir'i ihmal etmemiz sözkonusu değildi. Böyle bir sosyo-ekonomik büyüklüğü olan bir ilimize Türk Hava Yolları olarak kayıtsız kalamazdık. Bu uçuşu biz başlattık. Artık, bu uçuşlara sahip çıkmak Eskişehirlilerin boynuna bir borç. Biz vazifemizi yaptık, bu uçuşlara olan teveccüh bu uçuşların frekansını da artıracaktır" diye konuştu.
Eskişehir için çok önemli bir gün olduğunu kaydeden Anadolu Üniversitesi Rektörü Fevzi Sürmeli ise, şunları söyledi: "Üniversite olarak en büyük arzumuz, seferlerin devamlı olmasını sağlamaktır. Sadece bir gecede, bir gündüzde, bir günde kalmasını istemiyoruz. 20 yıldır biz havacılık konusunda da Eskişehir'e değerler katmaya çalışan bir kurumun fertleriyiz. Bu açıdan sanayileşen, kültür, sanat ve bilim sahibi olan bir kentin en büyük prestiji havayolu ulaşımının olmasıdır. Bunu sağladığımız oranda Eskişehir, dünya kenti olur. Bu açıdan bunun devam etmesini diliyoruz. Üniversite olarak bu gördüğünüz tesislerin hazırlanmasında, sunulmasında sadece Anadolu Üniversitesi'nin olanaklarını kullandık. Hiç bir kurumdan bunun dışında destek görmedik. Bunun daha uluslararası nitelikte olması açısından da devam etmesini arzu ediyoruz. Eskişehir'in zirveye çıkması için mutlaka gerekli olduğuna ve bunun sağlanacağına inanıyorum. Bu açıdan biz üniversite olarak her türlü olanağı sunmaya hazırız. Çünkü, Eskişehir buna layıktır, Eskişehir bunu hak ediyor. Havacılık, Eskişehir'in bir kültürüdür. Bu konuda değerli katkıları olacak bütün siyasi tarafların, herkesin yanında olacağımız bilinmeli."

- "MEYDANIN UZATILMASI, PİSTİN GENİŞLETİLMESİ KAÇINILMAZDIR"

Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen de, Eskişehir'in hava ulaşımında önemli merkezlerden birisi olmasının hayırlı olduğunu ifade ederek, "Ancak sadece hayırlı olması yetmiyor, devamlı olması gerekir. Benim havaalanı konusundaki fikirlerimi, 1986 yılında bu okul kurulduğu günden bu yana bütün Eskişehirliler biliyor. Aslında buranın devamlı bir uçuş merkezi olması için nelerin icap ettiğini, 1.5 senedir tartışıyoruz.
Tartışmalarımız sonucunda ortaya çıkan, bu meydanın uzatılması, pistinin genişletilmesi kaçınılmazdır. Eskişehir, yalnız yolcu indiren, yolcu gönderen küçük havaalanı olmanın ötesinde, Eskişehir'in kargo havaalanı olarak kullanılmasının, yoğun hava, yolcu, kargo trafiğinin olduğu İstanbul havaalanını da çok rahatlatacağına inanıyorum. Havacılıkla ilgili herkes de bunu teyit ediyor, söylüyor. Bu, Eskişehir'e büyük bir ekonomik katkıda sağlayacaktır. Bunu bir kere daha tarihi bir gün olarak burada söylüyorum. Türk Hava Yolları'na ve Bakan Unakıtan'a gösterdiği ilgiden dolayı teşekkür ediyorum.
Ama altını çizerek söylüyorum, hayırlı olması dileğimin dışında, seferlerin devamlı olmasını mutlak suretle diliyorum. Çünkü bu şehir, bu alanla yolcu taşımacılığı konusunda 3 defa macera yaşadı.
Üçünde de birisi 1 ay, birisi 1.5 ay, birisi de 1.5 aydan biraz fazla sürdü. Ekonomik olmadığı gerekçesiyle uçaklar kaldırıldı. Onun için devamlılığı şart. Bundan evvel yaşadığımız 3 maceraya dönmesin. Bu havaalanı bu memleketindir. Yapılacak hizmet yalnız Eskişehir'e değil, tüm Türkiye'ye yapılacak hizmettir. Bir kere daha, belki de son kez havacılık konusunda konuşmuş oluyorum. Hayırlı, uğurlu ve devamlı olsun" dedi.

Eskişehir'in havacılığın merkezi ve dünyaya havacılığı öğreten bir kent olduğunu vurgulayan Vali Kadir Çalışıcı ise, "Amerikan pilotlarına bile sivil havacılık eğitimi veren bir kente uçağın inmeyişi önemli bir eksiğimizdi, biraz da ayıbımızdı. Bu eksiğin giderilmesinde başbakanımızın talimatları, bakanımızın özel gayretleriyle THY uçağı Eskişehir'e indi. İnşallah bugün milat olur.
Bu seferler, Eskişehir'in gelişmesinde, bölgesel ve dünyaya açılan önemli bir destinasyon merkezi olmasında önemli bir fırsattır" ifadelerini kullandı.

Maliye Bakanı ve AK Parti Eskişehir 1. sıra milletvekili adayı Kemal Unakıtan ise, "Eskişehirliler olarak hepimiz mutluyuz. Türk Hava Yolları'na çok teşekkür ediyorum. Eskişehir'den karayoluyla İstanbul'a gitmek pek kolay değildi. Mekece Yolu yapılana kadar maalesef Eskişehirliler çok zahmet çekiyorlar. O zahmete o kadar fazla alışmışlar ki, uçakta gelirken arkadaşlar bir espri yaptı.
Dediler ki, 'sayın bakanım, çok çabuk geldik, bir de Kütahya üzerinden dolaşsak olmaz mı acaba?' Bundan sonra Eskişehirliler, Türkiye'nin en büyük şehri olan İstanbul'a yarım saatte gidecekler, gelecekler. Bu seferler, eskisi gibi geçici olmaz, sürekli olur. Benim ümidim böyle. Çünkü, Eskişehir 10 sene önceki Eskişehir değil, Türkiye 10 sene önceki Türkiye değil.
THY, doluluk oranları, talep çok fazla olursa seferleri artıracak. Niyetimiz bu. Bu, başka projelerinde başlangıcı olur. Çünkü, Eskişehir'e bir çok projeler gelecek. Bu projelerimiz içerisindeki en önemlisi Eskişehir'i kargo merkezi yapmamızdır. THY'ye fizibilite çalışması için talimat verdim. Çalışmalardan iyi netice alırsak, o projemizi de başlatacağız" diye konuştu.
Haftada üç gün sefer yapılacak İstanbul-Eskişehir hattında seyahat edecek yolcular, vergiler hariç 49 YTL'den başlayan fiyatlarla uçabilecek.
Kampanya, hat açılışını takip eden bir ay boyunca geçerli olacak. İstanbul-Eskişehir uçuş programı ise, şu şekilde olacak:
"İstanbul-Eskişehir günler (Salı, Perşembe, Pazar) kalkış 23.25, varış 00.15. Eskişehir-İstanbul günler (Pazartesi, Çarşamba, Cuma) kalkış 05.25, varış 06.15."

(OÖ-KK-KK-Y) (İhlas Haber Ajansı)

20 Haziran 2007 Çarşamba

İngiltere Kilisesi’nden Sony’ye Oyun Tepkisi

Şiddet içeren bir video oyununda Manchester Katedrali’ni arka planda kullanan Sony firması, İngiltere Kilisesini kızdırdı.

İngiltere Kilisesi yöneticileri bugün toplanarak, Sony’den bu konuda özür dilemesini isteyen bir mektup gönderecek, katedral görüntülerinin oyundan çıkarılmasını ve Manchester kentinde yürütülen silah karşıtı kampanyaya destek sağlamasını talep edecek.

Sony firması ise “Resistance: Fall of Man” adlı Playstation oyununun hazırlanışı sırasında gerekli tüm izinlerin alındığını açıklarken, kilise yetkilileri bunu yalanlayarak, firmaya dava açmakla tehdit ettiler.Bu konuda çok sayıda destek e-maili aldıklarını belirten kilise yöneticileri, Sony’ye gönderecekleri mektupta, firmanın katedralden özür dilemesini, oyunun piyasadan toplanmasını veya katedralin iç ve dış görüntülerinin oyundan çıkarılmasını isteyecekler.Ayrıca katedralin eğitim programına, oyunlardan sağlanan gelirden önemli miktarda bağış yapılmasını da isteyecek İngiltere Kilisesi yöneticileri, Sony’nin Manchester kentindeki silahlı suçlarla mücadele kampanyasına da destek vermesini talep edecekler.

19 Haziran 2007 Salı

Lösemili Çocuklara Ücretsiz Hastane


Kanser çağımızda çok sık görülen, tedavisi zor ve çok da pahalı bir hastalık. Lösante'de çocuğunuzu ücretsiz tedavi ettirebiliyorsunuz.

Kanser hastalığına her yaşta yakalanmak mümkündür. Çocukluk çağı kanserleri içinde yüzde 35’lik görülme sıklığı ile ilk sırayı lösemi alır. Halk arasında kan kanseri olarak ta bilinen lösemi çocuklarda en sık 2-5 yaşlarında görülmektedir.

Ülkemizde bu hastalıkla mücadele için 1998 yılında kurulan ve ulusal – uluslararası başarılı çalışmaları ile adından ülkemiz ve dünya basınında sıkça bahsettiren LÖSEV Lösemili Çocuklar Vakfı, 2000 yılında Ankara’da kurduğu LÖSANTE Lösemili Çocuklar Hastanesi ile yüzlerce çocuğumuzu hayata bağladı.

Konusunda ilk ve tek hastanesi LÖSEV tarafından 24 Eylül 2000 tarihinde lösemili çocuklara özel olarak, modern tıbbın tüm olanaklarıyla kurulan LÖSANTE ülkemizin konusunda ilk ve tek hastanesidir. Ankara, Gaziosmanpaşa, Turgutlu Sokak No: 30'da, 8 katlı, içinde yataklı ve ayaktan tedavi servisleri, acil ve yoğun bakım servisi, modern laboratuarı olan LÖSANTE, bir hastanede olması gereken tüm altyapıya sahip.

Aileye de özel oda Lösemi tedavisinde vazgeçilmez olan hijyenik ortam ve iyi beslenme koşullarının sağlanmış olduğu hastanede, ücretsiz tedavi hizmetlerinin yanı sıra çocukların psikolojik ve sosyal gelişimleri göz önünde bulundurularak eğitim ve bilgisayar odaları, eğlenmeleri ve özellikle küçük yaştaki çocukların faydalanabilmeleri amacıyla oyun odaları ve spor odaları düzenlenmiştir.

Çocuğu hastanede tedavi gören ailelerin ücretsiz konaklayabilecekleri banyolu, televizyonlu, apart odalar mevcuttur. Hastanenin başka bir katında ise tiyatro, sinema, resim, müzik, oyun ve bilgisayar odaları hazırlanarak, çocukların hastane ortamında eğitim almalarına ve iyi vakit geçirmelerine olanak sağlanmıştır. Tedavi alan çocuklar, gönüllü öğretmenleri sayesinde eğitimlerini sürdürmekte.Hematoloji ve çocuk hastalıkları uzmanları, eczacılar, hemşireler, biyologlar, psikologlar ve diğer sağlık çalışanları olmak üzere hastane de yüze yakın personel görev yapıyor.

Özel laboratuar koşulları LÖSANTE çağdaş standartların üzerinde, modern bir kan bankasının yanı sıra lösemiye özel olarak gelişmiş laboratuar koşullarına da sahiptir. LÖSANTE’ de tedavi olan lösemili çocuklara kan, eritrosit, trombosit, plazma veya kan ışınlatma ihtiyaçlarına göre gönüllü vericilerimizden temin ediliyor.

Lösemi hastalığının teşhisi çok zor. Yapılacak en küçük bir hata, deneyimsiz bir kişinin yapacağı yanlış bir çalışma, çocuklara büyük zararlar verebilir.Yapılan binlerce tahlilin içinde kaybolan, hatalı, günlerce bekletilen tahlil ve sonuçlar hastaları ve yakınlarını zor durumda bırakmaktadır.

LÖSANTE laboratuarında yalnızca lösemili çocukların tahlilleri yapılmakta ve deneyimli ellerde en doğru sonuçlar, anında veriliyor.

17 Haziran 2007 Pazar

Engelliye Yasalar ve Haklar

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu Üye ülkelerin vaatlerine uyarak, Birleşmiş Milletler Beyannamesi hükümleri altında gerekli işbirliği tedbirlerini almak için ve sakat kişilerin hayat standartlarını yükseltmek amacıyla;İnsan hak ve özgürlüklerinde, Evrensel Beyanname ilan edilen barış esasları çerçevesinde kişinin insan haysiyetine ve sosyal adalete inancını tekrar ederek;
İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinde, İnsan Hakları Uluslar arası Antlaşmasında, Çocuk Hakları Beyannamesinde, Akıl Hakları bildirisinde olduğu gibi Uluslar arası Çalışma Teşkilatı (ILO), Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim ve Kültür Teşkilatı (UNESCO), Dünya Sağlık Teşkilatı (WHO), Birleşmiş Milletler Çocuk Fonu (UNICEF) ve diğer organizasyonların yönetmeliklerinde, tavsiye ve tekliflerinde belirtilen prensipleri hatırlayarak;
Keza Ekonomik ve Sosyal Konseyin 6 Mayıs 1975'teki "Sakatlığın önlenmesi ve Sakatların Rehabilitasyonu" ile ilgili kararını hatırlayarak; Sosyal Kalkınma ve Gelişme Beyannamesinde belirtilen, fiziksel ve zihinsel bozuklukları olan kişilerin bakım ve rehabilitasyonunu güvence altına alan ve hakların korunması lüzum belirtilen hususlara önemle işaret ederek;
Fiziksel ve zihinsel sakatlıkların önlenmesi, sakat kişilerin çeşitli faaliyet alanlarındaki yeteneklerini geliştirmelerine yardım edilmesi ve normal hayattaki beraberliklerinin geliştirilmesi gereğini daima hatırda tutarak; ve belirli ülkelerin kalkınma çabaları içinde bu konuda çok sınırlı çalışmalarla katkıda bulunabileceklerini bilerek;
Sakat kişilerin hakları beyannamesini ilan etmekte ve aşağıda belirtilen bu hakların korunması için hem ulusal hem de uluslar arası tedbirlerin alınmasını istemektedir.

1- "Sakat Kişi" normal bir ferdi , kişisel veya sosyal yaşayışında kendi kendine yapması gereken işleri bedensel veya zihinsel kabiliyetlerinde, kalıtımsal veya sonradan meydana gelen herhangi bir noksanlık sonucu yapamayan kişidir.
2- Sakat kişiler bu beyannamede belirtilen haklardan tam olarak yararlanacaklardır. Bu haklar, sakat kişinin veya ailesinin sahip olduğu ırk, renk, cinsiyet, lisan, din, siyasal ve diğer fikirler, milliyet veya sosyal orijin, servet ve doğum gibi konularda hiçbir ayrıcalık gözetilmeden dünyadaki bütün sakat kişilere tanınmıştır.
3- Sakat kişinin insan haysiyetine saygı gösterilmesi onun en doğal hakkıdır. Fakat kişilerin,sakatlık veya noksanlıklarının sebebi ne olursa olsun sahip oldukları düzgün yaşama şartlarına mümkün olduğu kadar normal ölçüde ve çok sahip olmak haklarıdır.
4- Sakat kişiler de, diğer insanların sahip oldukları medeni ve siyasi haklara sahiptirler.Akıl Hastalarının Hakları Beyannamesinin 7. maddesinde bu hakların sınırlandırılması ya da kaldırılması ile ilgili hükümler belirtilmiştir.
5- Sakat kişilerin mümkün olduğu kadar kendilerine güvenmelerini sağlayacak tedbirler alınmalıdır.
6- Sakat kişiler tıbbi, psikolojik ve fonksiyonel tedavi haklarına sahiptirler. Protez ve ortopedik uygulamalar, tıbbi ve sosyal rehabilitasyon çalışmaları, eğitim, mesleki eğitim, staj ve rehabilitasyon, yardım, istişare, plasman hizmetleri, sakat kişinin kabiliyet ve maharetlerini en yüksek düzeye çıkaracak ve onların sosyal beraberliğini hızlandıracak diğer bütün faaliyetler bu maddenin kapsamına girmektedir.
7- Sakat kişiler ekonomik ve sosyal güvenlik, düzgün hayat standardı haklarına sahiptirler.
8- Sakat kişilerin özel ihtiyaçları, ekonomik ve sosyal planlamanın her safhasında nazarı dikkate alınmalıdır.
9- Sakat kişiler aileleriyle veya yakınlarıyla birlikte yaşama ve her türlü sosyal, yaratıcı ve eğlendirici faaliyete katılma haklarına sahiptirler. Hiçbir sakat kişi ikamet ettiği çevre nedeniyle, durumu veya gelişmesi için gerekli isteklerinde ayrıcalığa tabi tutulamaz.Eğer bir sakatın muhakkak özel bir müessesede veya çevrede kalması gerekiyorsa o zaman bu çevrenin, kendi normal yaşıtlarının kaldığı ve yaşadığı çevreye mümkün olduğu kadar yakın olması gereklidir.
10- Sakat kişiler her türlü istismara, ayrılma, kötüye kullanılabilir ve haysiyet kırıcı yasa ve muamelelere karşı korunmalıdır.
11- Sakat kişiler, şahıslarının ve mallarının korunması elzem olduğu hallerde, yeterli yasal yardımı sağlamaya muktedir olabilmelidirler. Eğer adli durum kendi gelişirse o zaman bu kişinin beden veya zeka durumu tümüyle dikkate alınmalıdır.
12- Sakat kişiler, haklarıyla ilgili her hususta kendilerine ait kuruluşlarla her zaman istişarede bulunabilmelidirler.
13- Bu beyannamede yazılı olan haklar, mümkün olan her türlü uygun vasıtayla sakat kişilere ve ailelerine tam olarak duyurulmalıdır.

BİRLEŞMİŞ MİLLETLER GENEL KURULU'NUN 9 ARALIK 1975'DEKİ TOPLANTISINDA KABUL EDİLEN 3447 SAYILI ENGELLİ KİŞİLERİN HAKLARI BEYANNAMESİ Kaynak :
http://www.sosyalhizmetuzmani.org/engeliyasasi.htm

15 Haziran 2007 Cuma

Boşanma nedenleri araştırılıyor


Araştırmayla “geçimsizlik” başlığı altında yatan nedenlerin bulunması ve boşanmaların azalması için çözüm önerileri getirilmesi amaçlanıyor...

Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü Türkiye’de son yıllarda artan boşanmaların nedenlerini tespit etmek amacıyla araştırma başlattı. Genel Müdürlükten alınan bilgiye göre, araştırmanın yıl sonuna kadar tamamlanması planlanıyor.

Araştırma, 2003-2006 yılları arasında en az bir boşanma davasına bakmış avukatlardan bilgi alma yoluyla yapılacak. Şubat ayında başlatılan ve avukatların hazırlanan soruları internet üzerinden cevaplamaları yoluyla yapılması planlanan araştırmaya yeterli katılım olmadığı için saha araştırmasına dönüldü. Bu nedenle, araştırma 2007 yılı sonunda tamamlanabilecek.
Öte yandan, Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğünün konuya ilişkin hazırladığı bilgi notunda ise resmi istatistiklerde boşanma nedenlerine ilişkin olarak yer alan verilerde “geçimsizlik” başlığının yüzde 96 ile en yüksek orana sahip olduğu belirtilerek, bunun boşanmaların nedenlerine ilişkin sağlıklı bir değerlendirme yapmayı ve bu konuda öneriler geliştirmeyi imkansız kıldığı kaydedildi.
“Geçimsizlik” konusunun ana nedenlerinin tespit edilmesinin hedeflendiği araştırmayla, boşanmaların toplumsal düzeyde sorun yaratacak seviyeye gelmemesi için politika yapıcılara önerilerin geliştirilmesi amaçlanıyor.
“EKONOMİK KRİZ AİLEYİ OLUMSUZ ETKİLEDİ”
Özellikle 2000/2001 yılında yaşanan ekonomik krizin aile yapıları üzerinde olumsuz etkilerinin olduğu belirtilen notta, risk grubu içerisindeki ailelerin sayısında önemli bir artış gözlendiği ve bu artışın kontrol edilemeyecek oranlara ulaştığı belirtildi.
Ayrıca, 2000 yılında 76 bin 230 olan boşanma sayısının 2001’de 91 bin 609’a, 2002 yılında 90 bin 454’e, 2003 yılında 89 bin 311’e, 2004 yılında 93 bin 144’e, 2005 yılında da 95 bin 985’e yükseldiği kaydedildi.

14 Haziran 2007 Perşembe

1.Karadeniz Spor Oyunları

Karadeniz Oyunları 2-8 Temmuz 2007 tarihleri arasında Trabzon, Rize ve Giresun’da yapılacak.
Giresun ve Ordu’da sadece futbol grup maçları oynanacak.
Oyunlara 18 yaş altı genç sporcular katılacaklar.
Oyunlara Karadeniz Ekonomik İşbirliği’ni oluşturan 12 ülkenin sporcuları katılacak.Bu ülkeler, baş harfi sırasına göre, Arnavutluk, Azerbaycan, Bulgaristan, Ermenistan, Gürcistan, Moldova, Romanya, Rusya, Türkiye, Sırbistan, Ukrayna ve Yunanistan’dır.
Oyunlarda şu branşlar yer almaktadır:
Atletizm, Basketbol, Bisiklet, Ritmik Jimnastik, Okçuluk, Taekwando, Voleybol, Yüzme ve Futbol.Ayrıca, gösteri amaçlı olarak Bedensel Engelliler Okçuluk, Atletizm ve Yüzme branşlarında yarışacaklar.Oyunlarda 1297 sporcu yarışacak. 259 antrenör, 402 hakem, 90 takım menajeri ve 142 yönetici yer alacaklar.Oyunlar süresince yaklaşık 600 gönüllü yardımcı personel olarak görev yapacaktır.Oyunlar Köyü olarak Karadeniz Teknik Üniversitesi’nde Yurt-Kur’a ait yurtlar ve çevresi düzenlenmiştir.
Yarışmalar ve müsabakalar branşlara göre şu saha ve salonlarda yapılacak:
Atletizm-Trabzon SöğütlüBasketbol-Trabzon 19 Mayıs ve KTÜ Spor SalonuBisiklet- Hopa-Samsun arasında 6 etap üzerindenGüreş-Yomra Spor SalonuOkçuluk-Akçaabat Fatih StadıTeakwando-Vakfıkebir Spor SalonuVoleybol-Araklı ve Of Spor SalonlarıRitmik Jimnastik-Trabzon Dünya Ticaret MerkeziYüzme-Trabzon Mehmet Akif Ersoy Kapalı Yüzme HavuzuFutbol- Trabzon Hüseyin Avni Aker, Giresun Atatürk, Rize Atatürk Statları
Oyunların açılış töreni 2 Temmuz, kapanış töreni ise 7 Temmuz tarihlerinde Trabzon Hüseyin Avni Aker Stadı’nda yapılacaktır.

9 Haziran 2007 Cumartesi

Bul(uç)ma


Ahmet Yeşil' in Bul(uç)ma adlı resim sergisi 14 Haziran-15 Temmuz 2007 tarihleri arasında The Marmara Pera Gallery Art and Life da sanat severlerle buluşuyor.

Sanatçı Uluslararası Plastik Sanatlar Derneği ve Ankara Birleşik Ressamlar Heykeltraşlar Derneği üyesidir. Sanatçı şimdiye kadar çok sayıda ödüller ile birlikte 61.kişisel olmak üzere 279 karma ve yarışma sergisine katıldı.

14 Haziran-15 Temmuz 2007 tarihleri arasında The Marmara Pera Gallery Art and Life da gerçekleştireceği ‘’Bul(UÇ)ma’’ sergisinde son dönem tual resimlerinin dışında gerçekleştireceği ayna enstalasyon performansını şöyle ifade etmektedir;

‘’ Yaşamın gerçekleriyle her an yüzleşme durumumuz aynanın yarattığı yansıma ile bir sınır oluşturur. Görünen dünyanın sürekliliğinde kurulan bir sınırdır. Görünen dünyanın aynasallaşmasını ayna sağlar. Ayna, içinde yer aldığı mekana ‘görüntü’ açısından bir sınır oluştururken gerçekte bu sınır, mekanın iç sınırının yansımasıdır.
Aynasallaşan dünyamızda, iç ve dış mekanda yaşanılanın ve varolanın farkında olsakta olmasakta bir bütünlükle birlikte ilişki içindedir . ‘’

7 Haziran 2007 Perşembe

Karadul zehrinden doğal viagra geliştirildi


Şilili bilim insanları, karadul örümceğinin zehrindeki sertleştirici özelliği izole etmeyi başardıklarını ve daha az yan etkisi olan doğal bir Viagra üretebileceklerini açıkladılar.

Yaklaşık 3 yıldır bu konu üzerinde çalışan Şili’nin güneyindeki Temuco kentinde bulunan Frontera Üniversitesi’nden bilimsel ekibin üyeleri, örümcek zehrindeki bu aktif unsuru izole ettiklerini belirterek, yakında buluşun ticari anlamda kullanılabilmesi için patent alacaklarını kaydetti.
Araştırma ekibinin başında yer alan Fernando Romero, Santiago el Mercurio gazetesine yaptığı açıklamada, fare ve tavşanlar üzerinde yapılan deneylerin başarıyla sonuçlandığını belirterek, “Kalp ve akciğer sistemini etkileyebilecek zararlı maddeleri ayırarak, aktif unsuru oluşturan molekülleri izole etmeyi başardık.
Fare ve tavşanlar üzerindeki testler mükemmel sonuçlar verdi” dediŞilili bilim insanlarına göre, karadul örümceğinin zehri, uluslararası araştırmalarda, kalp ve damar hastalıklarına eğilimli erkeklerde kalp sorununa yol açabileceği belirlenen Viagra’nın aktif maddesi “sildenafil sitrat”tan daha etkili.

Romero, araştırmaları sonucunda arıtılmış toksinin, tamamen zararsız olması anlamında Viagra’dan daha iyi olduğunu tespit ettiklerini belirterek, bu maddenin yağlı dokular üzerinde yan etkiye neden olmadığını kaydetti.Şilili bilim insanları, karadul (latrodectus mactans) tarafından ısırılan insanların genel olarak taşikardi ve uzun süreli ereksiyona maruz kaldıklarının bir hekim tarafından gözlemlenmesi üzerine bu konuda araştırmaya başlamışlardı.

Şili’nin bazı bölgelerinde yerel dilde “Şili buğday örümceği” olarak adlandırılan karadulun zehri, özel ve ev yapımı bir yöntemle sulandırılarak, cinsel enerji elde etmek amacıyla kullanılıyor.
Zehri insanlar için öldürücü olabilen karadul, erkeğiyle çiftleştikten sonra onu yemesiyle tanınıyor.

2 Haziran 2007 Cumartesi

Devlet Tiyatrolarına 7 Afife Tiyatro Ödülü


Bu Yıl 11. defa verilen Afife Tiyatro Ödüllerinde İstanbul Devlet Tiyatrosu, aralarında Yılın En Başarılı Prodüksiyonu da dahil olmak üzere toplam 7 ödül olarak büyük bir başarıya imza atmıştır.

Yılın En Başarılı Prodüksiyonu
Inishmaan’ın Sakatı (İstanbul Devlet Tiyatrosu)

Yılın En Başarılı Yönetmeni
Özgür Yalım (Yeraltından Notlar - İstanbul Devlet Tiyatrosu)

Yılın En Başarılı Erkek Oyuncusu
Payidar Tüfekçioğlu (Yeraltından Notlar - İstanbul Devlet Tiyatrosu)

Yardımcı Rolde Yılın En Başarılı Erkek Oyuncusu
Atsız Karaduman (Inishmaan’ın Sakatı - İstanbul Devlet Tiyatrosu)

Yardımcı Rolde Yılın En Başarılı Kadın Oyuncusu
Sema Çeyrekbaşıoğlu (Inishmaan’ın Sakatı - İstanbul Devlet Tiyatrosu)

Yılın En Başarılı Sahne Tasarımcısı
Ali Cem Köroğlu (Yeraltından Notlar / Inishmaan'ın Sakatı - İstanbul Devlet Tiyatrosu)

Yılın En Başarılı Giysi Tasarımcısı
Serpil Tezcan (Amadeus - İstanbul Devlet Tiyatrosu)

1 Haziran 2007 Cuma

Hacettepe Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Günleri

8 Haziran 2007Cuma
08:30 - 09:00
Kursun Açılışı, Amaçlar ve Hedefler

Prof.Dr. Tanju Besler(Hacettepe Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölüm Bşk.)

09:00 - 10:30
Oturum 1:
Vücut ağırlığı, Denetim Mekanizmaları ve Yenilikler

Başkan: Prof. Dr. Ayşe Baysal(BESVAK)
Vücut Ağırlığı Denetim Mekanizmaları
Prof.Dr. Ahmet Çorakcı (GATA, Endokrinoloji Anabilim Dalı Öğ.Üyesi)
Vücut Ağırlığının Denetiminde Beslenme Tedavisi Yaklaşımları
Doç.Dr. Seyit Mercanlıgil (Hacettepe Ün. STYO Beslenme ve Diyetetik Bölümü)

Bu oturumun amacı, vücut ağırlığı, denetim mekanizmaları ve yenilikler ile ilgili bilgileri güncel yaklaşım ışığında aktarmaktır. Bu amaçla, vücut ağırlığı ve denetim mekanizmalarının önemini vurgulayan bir giriş konuşmasını takiben, konuyla ilgili sunu interaktif olarak katılımcılarla tartışılacaktır. Yeniliklere yönelik literatür bilgisi kısaca gözden geçirilecektir.

10:30 - 10:45Keyifli Bir Mola

10:45 – 12:00
Oturum 2:
Tamamlayıcı ve Alternatif Tıp Uygulamalarında Beslenme ve Besin Kaynaklı Yaklaşımlar
Başkan: Prof.Dr. Serhat Ünal (Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı)
Prof.Dr. Tanju Besler(Hacettepe Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölüm Bşk.)
Kanser ve İlişkili Sorunlar
Prof.Dr. İbrahim Güllü ( H.Ü.Tıp Fakültesi Medikal Onkoloji Bilim Dalı)
Kardiyovasküler Hastalıklar ve İlişkili Sorunlar
Prof.Dr. Lale Tokgözoğlu ( H.Ü. Tıp Fakültesi Kardiyoloji Bilim Dalı)

Bu oturumun amacı, tamamlayıcı ve alternatif tıp uygulamalarında beslenme ve besin kaynaklı yaklaşımların tartışılması, uygulamada bu ürünlerin kullanımının geçerliliğinin literatür bilgileri ile irdelenmesi ve yorumlanması. Tamamlayıcı tıpta kullanılan beslenme ürünlerinin avantaj / dezavantajlarının tartışılması.

12:00 - 13:00 Uydu Sempozyumu (Öğle Yemeği)

Ventilasyon, Oksijen Tüketimi ve Enerji Üretimi, Yağ Yıkımı ve Sağlıklı Kilo Vermede Metabolizma Analizi ve Ölçüm Metodları
Başkan:Prof.Dr. Tanju Besler(Hacettepe Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölüm Bşk.)
Luigi Capparucci (Beslenme Uzmanı)
Takeshi Yamakoshi (Tanita Doğu Avrupa Satış Müdürü)
Ali Yüksel – Uğur Taslak (Tartı Ltd. Ortakları)

13:15 - 14:30
Oturum 3:
Koroner Arter Hastalıklarının Diyet Tedavisinde Yeni Yaklaşımlar
Başkan: Prof.Dr. Gülden Köksal(Hacettepe Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Böl.Diyetetik ABD Bşk.)Koroner Kalp Hastalıklarında Tanı Kriterleri ve Güncel Tedavi Yaklaşımları
Doç.Dr. Necla Özer ( H.Ü. Tıp Fakültesi Kardiyoloji Bilim Dalı)
Koroner Kalp Hastalıklarının Diyet Tedavinde Yenilikler
Prof.Dr. Perihan Arslan ( H.Ü. STYO Beslenme ve Diyetetik Bölümü)

Bu oturumun amacı, koroner arter hastalıklarının diyet tedavisini güncel bilgiler ışığında tartışmaktır. Bu amaçla, koroner arter hastalıklarının diyet tedavisi ilgili bir giriş konuşmasını takiben, bu alandaki son yenilikler ve tıbbi beslenme tedavisi interaktif olarak katılımcılarla tartışılacak, konuyla ilgili literatür bilgisi kısaca gözden geçirilecektir.

14:30 - 14:45 Keyifli Bir Mola

14:45 - 16:00
Oturum 4:
Egzersiz, Spor ve Sağlığın Geliştirilmesinde Beslenme Etkileşimleri
Başkan: Prof. Dr. Gülgün Ersoy (Hacettepe Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Böl. Bşk. Yrd.)Egzersiz ,Spor ve Sağlığın Geliştirilmesi
Prof. Dr. Nevin Ergun ( H.Ü. Fizik Tedavi Rehabilitasyon Y.O., Sporcu Sağlığı Ünitesi Sorumlusu)
Spor Beslenmesinde Yeni Yaklaşımlar
Prof. Dr. Gülgün Ersoy ( H.Ü. Beslenme ve Diyetetik Böl. Bşk. Yrd.)

Bu oturumun amacı, sağlığın geliştirilmesinde egzersiz ve spor ile beslenme arasındaki ilişkinin değerlendirilmesi, performans ile beslenme etkileşiminde besin ögeleri ve ergojenik desteklerin rolünün tartışılması, konu ile ilgili egzersiz ve beslenme önerilerinin yapılması ve uygulanabilirliliğinin tartışılması.

16:15 – 17:30
Oturum 5:
İçeceklerin Beslenme Açısından Değerlendirilmesi
Başkan : Prof.Dr. Nevin Ciğerim (Başkent Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fak. Beslenme ve Diyetetik Bölüm Bşk.)
Prof.Dr. Neriman İnanç(Erciyes Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Böl. Bşk.)
Enerji İçeren ve İçermeyen İçecekler, Tadlandırıcılı İçecekler ( Sebze ve Meyve Suları, sporcu İçecekleri, Alkollü İçkiler, kolalı içecekler)
Yrd Doç.Dr. Efsun Karabudak ( Başkent Ün. SBF Beslenme ve Diyetetik Bölümü)
Su, Maden Suları, Çay, Kahve ve Fermente Süt Ürünleri
Yrd.Doç.Dr. Habibe Şahin (Erciyes Ün. Beslenme ve Diyetetik Bölümü)

Bu oturumun amacı, toplumda sıklıkla kullanılan bazı içeceklerin beslenme açısından değerlendirilmesi, içecekler ile sağlık ve hastalıklar arasındaki etkileşimin yeni bilgiler ışığında tartışılması, beslenmedeki önemini belirleyerek içeceklerin kullanımına yönelik beslenme önerilerinin getirilmesi.