26 Temmuz 2007 Perşembe

100’üncü Yılını 1000 Mağazayla Kutlayacak

Türkiye’nin tekstilde en eski özel sektör kuruluşu olan Hatemoğlu yenileniyor..

Türkiye’nin tekstilde en eski özel sektör kuruluşu olan Hatemoğlu genç kuşak temsilcileriyle yenileniyor. Fason üretimden vazgeçen şirket, yeni markası Hatem Saykı ve mağazalaşma süreciyle atağa kalktı.

Hatemoğlu, şirketin 100’üncü yılını kutlayacağı 2024’te tam bin adet mağazaya ulaşmayı hedefliyor.Hatemoğlu, Türkiye’de tekstildeki ilk özel sektör yatırımı.
Bu bilgi Türk Tarih Vakfı’nın araştırmasından. Cumhuriyet’in kuruluşundan sonra Kayserili Hacı Mustafa Saykı manto ve palto üretimine başlamış.
1924’ten bu yana ayakta duran şirket, şimdilerde üçüncü kuşağa emanet. Çoğu Boğaziçi mezunu Saykı Ailesi 2001 krizinden sonra rota değiştirerek Hatemoğlu’nu diriltti. Fason üretimden vazgeçildi, Hatemoğlu markasıyla ihracat yapılmaya başlandı, aynı zamanda da Hatemoğlu mağazaları açıldı. Şirketin başındaki isim Hatem Saykı kendi adıyla bir marka daha çıkardı.
Türkiye’nin ilk özel tekstil girişimi ve Türkite’nin ilk ihracat yapan şirketlerinden Hatemoğlu’nu Hatem Saykı ile konuştuk.

Dedeniz kurmuş Hatemoğlu’nu. Cumhuriyet’in kuruluşundan hemen sonra modern giyim tarzına sahip çıkıp yatırım yapmaya nasıl karar vermişler?
Babamın babası kurmuş, Hacı Mustafa Saykı. 1924 yılında kıyafet devriminden sonra kurulmuş ancak bu tarihten önce de Bursa ve İstanbul’dan kumaş alıp Kayseri’de manifaturacılık yapıyorlarmış. 1924’te ilk konfeksiyon satışını yapmışız. Muhakkak ki bizden önce kurulan tekstil şirketi vardır ama halihazırda hizmet veren bir şirketiz. Bizden önce Sümerbank varmış. Bu bilgileri 10 yıl önce Türk Tarih Vakfı’nın yaptığı araştırmadan öğrendik.

Bu tarz hemen müşteri bulmuş mu?
O zamanın en modern kıyafetleri yapılıyormuş. Hacı babam anlatırdı, ilk olarak üç manto hazırlanmış. Birini babaannem giymiş, birini valinin hanımına satmışlar. Diğerini satmak için bir yıl uğraşmışlar. Ancak sonraki yıllarda dikiş ve kumaş kalitesiyle manto va paltoda en bilinen marka olunmuş. Hatemoğlu denildiğinde bundan 15 yıl öncesine kadar manto ve palto akla gelirdi. Yeni markalar çıkardık.

Hâlâ devam ediyor...
Manto ve palto devam ediyor ama artık bayan koleksiyonunu bıraktık.

Neden?
Krizden sonra rota değişikliği yaptık. Bayandan vazgeçtik. Krize kadar mağazacılık yapmıyorduk. Toptancı ağırlıklı çalışıyorduk. 2001’den sonra mağazacılık yapacağız dedik. 2001 krizini fırsat olarak değerlendirdiniz diyebilir miyiz? Bu bir toparlanma süreciydi. Erkek koleksiyonunu genişlettik, yeniledik. İki yeni marka kattık, hatta üç diyelim. Biri HTML, daha genç dizayn, pamuk ceketler, yıkamalı pantolonlar...
Hafta sonu kıyafetlerinden oluşuyor. Diğeri Hatem Saykı koleksiyonumuz.

Siz mi tasarlıyorsunuz?
Direkt tasarım değil ama her üründe emeğim var. ‘Bu kumaştan şu model’ gibi seçimleri ben yapıyorum. Hatem Saykı bir buçuk yıla yaklaştı. Son ay itibarıyla toplam satışlarımızda yüzde 14’ü geçti. Hatem Saykı şimdilik bizim için bebek ve yürümeye başladı diyebiliriz.

Niye daha önce mağazacılığa geçmediniz?
Kriz öncesinde bayi sayımız 150’ydi. Aklımızda uzun zamandır mağazacılık vardı. Demek ki krizi beklemişiz. Bir müşterimiz bizi bıraktı, biz bir müşterimizi bıraktık ve rota değişikliği yapalım dedik. Bayilerde işler daha yavaş gidiyordu.
Aslına bakarsanız büyüklerimiz işe mağazacılıkla başlamışlar, toptancılıkla devam etmişler, biz de yıllar sonra yeniden mağazacılığa döndük. 1965’te Beyoğlu’nda mağazamız varmış. Toptancılık da o yıl başlamış.
Halen toptancılığa devam ediyoruz. 2005’te 9 mağazamız varken, 2006’da 15 oldu, inşallah 2007 sonunda 20 olacak. Şu anda tepesinde Hatemoğlu yazan 25 mağaza var, 15’i bize ait. 2024 100’üncü yılımız olacak. Bu tarihe kadar hedefimiz bin mağazaya ulaşmak.

Yıllık üretim rakamlarınız nedir?
Yıllık 120 bin parça takım elbise üretiyoruz. Dışarıda yaptırdığımız kıyafetlerimiz de var. Örneğin Hatem Saykı İtalyan bir firma ile İtalya’da üretiliyor. 4 tane ayakkabı üreticimiz var. 24 senedir gömlek üreticimiz aynı. Kravatımızı da iki üreticimiz yapıyor. İtalyan ortakla üretiliyor

Bin mağaza hedefi yüksek değil mi?
Neden olmasın? Hedefi koyup çalışmak önemli olan. İtalyan ortakla nasıl buluştunuz?Bu şirket İtalya’da birçok markaya üretim yapıyor. Biz onlarla 1994 yılında tanıştık. Hatta ‘Onlara fason üretim yapabilir miyiz?’ diye heveslendik. Ancak olmadı ve yıllar sonra 2005’te kendi koleksiyonumuzu onlara yaptırmaya başladık.
Bizim tarzımızdan farklılardı. Ne gibi bir fark vardı?Hatemoğlu tarzı Alman tarzıdır. Kalıplar, modeller ve vücut yapısı olarak Alman çizgilerini taşır. Hatem Saykı ise tamamen İtalyan tarzı.

Neden Alman tarzı tercih edilmiş?
Uzun yıllar Almanya’daki fuarlara katıldık, Alman müşterilerimiz oldu. Sanırım ondan.Cumhuriyetin kurulduğu ilk yılların etkisi de olabilir...
Evet, o dönemde teknoloji Almanya’dan geliyormuş. Erkek modasında İtalyan tarzı hakim. Sizin için de bunu izlemek elzem olmalı.Türk erkekleri İtalyan tarzına yakın. Artık pantolonlar daha düşük belli. Ceketler daha dar. İtalyanlar her zaman ceket kollarından gömlek manşetlerinin görülmesini ister. Bizim ceket kolları eskiden daha uzundu, şimdi kısaldı. 1-1.5 santim kısa kollar. Paçalar daha dar. Müşterilerimiz ilk zamanlarda zorlandı ama artık onlar da İtalyan tarzını tercih ediyor. Ayrıca kumaşlar da çok farklılaştı. Hatem Saykı’da daha dökümlü kumaşlar kullanıyoruz. El dikişi ağırlıklı.
Alman tarzı olan ürün bandımız ise makine ağırlıklı.Babam kasanın anahtarını 18 yaşındayken verdi.

Şirketin üçüncü kuşak temsilcisi olarak en büyük sermayeniz nedir sizce?
Bilgi ve iyi niyet. Sermaye muhakkak para demek değil. İtibarı tüketirseniz sermayeniz tükenir.

Babanız sizi kaç yaşında işe alıştırmaya başlamıştı? Ne zaman sorumluluk aldınız?
İlkokul döneminde ilk iş seyahatimi babamla Bursa’ya kumaş seçmeye giderek yaptım. 18 yaşındayken babam kasanın anahtarlarını vermişti. Boğaziçi İşletme’de okurken okulu kırıp işe gelirdim. Yıllarca hafta sonları hep işteydim.

‘Eskiyi getir yeniyi al’
Hatemoğlu’nun iki haftadır süren ve dayanıklı tüketim markalarının yaptıkları kampanyaları andıran bir kampanyası var. Eski takım elbise getirenler 80 YTL’lik indirimden yararlanıyor. Üstelik bu elbiselerin Hatemoğlu markası olması şart değil.

’Peki ne olacak bu elbiseler?’
Hatem Saykı müşterilerden gelen takım elbiselerin elden geçirildikten sonra valilikler aracılığıyla ihtiyacı olan bölgelere gönderileceğini söyledi.
‘ğ’ harfi yüzünden kendi markamızla satışta zorlandıkBir dönemin en yüksek ihracat yapan şirketlerindensiniz. 1980’li yıllarda 1 milyon dolarlık ihracat yapana ödül veriliyordu. Dönemin bakanı ziyarete geldiğinde babam anlatır,
’Ne kadar oldu, 1 milyonu buldu mu ihracatınız?’ diye sorduğumda 2.5 milyon dolar ihracat yapmışız. İyi bir dönemmiş.

Hangi ülkeler ağırlıktaydı?
Libya’ya, Irak’a yüksek rakamlarda yapıyorduk. İsviçre, Fransa. Belçika ve Almanya’ya da ihracatımız vardı. Türk olduğumuzu anlıyorlar

Ya şimdi?
Son üç yıldır ihracatımızın tamamını kendi markalarımızla yapıyoruz. ABD’den Kazakistan ve Afrika ülkelerine kadar farklı ülkelere satış gerçekleştiriyoruz. İhracata başladığımız ilk yıllarda kendi markamızla satış yapmakta zorlandık. En çok da Hatemoğlu’nun ’ğ’si bizi zorladı. Made in Turkey yazmamıza hiç gerek yok, ’ğ’yi gören Türk olduğumuzu biliyor.

Hatemoğlu Boğaziçi mezunlarına emanet
Hatem Saykı’nın eşi Füsun Saykı Boğaziçi Endüstri Mühendisliği’nde okumuş. Şu anda şirkette mağazacılıktan sorumlu. Hatem Saykı’nın ablası Efsane Turan Boğaziçi İşletme mezunu.
Şirkette yurtdışı müşterilerle ilgileniyor. Hatem Saykı da Boğaziçi İşletme mezunu. Kızkardeşi Esra Saykı ise ailede Boğaziçi mezunu olmayan tek kişi. Marmara İşletme mezunu olan Esra Saykı üretimle ilgileniyor.

Elif Ergu-Vatan

Hiç yorum yok: