1 Ağustos 2007 Çarşamba

23 Nisan şapkasını sattı ve 'Lorca' aldı

AKP Milletvekili, gazeteci Mehmet Ocaktan, 80 kuşağının önemli şairlerinden. Başucunda Yahya Kemal ve Miles Davis duruyor. Bursa Erkek Lisesi'nde okurken 23 Nisan şapkasını satıp Lorca'nın toplu şiirlerini almıştı.



Balıkesir'in Karyağmaz köyündeki bir çocuktu. Babası çiftçiydi. Tüm köy halkı gibi babası da DP'liydi. Ona sorarsanız; daha ortaokuldayken Senatodakilerin isimlerini ezbere biliyordu, ama o asıl Lorca'cıydı.
23 Nisan şapkasını yedi buçuk liraya satmış, bütün parasıyla Garcia Lorca'nın toplu şiirlerini alıp, iki bayram günü yurtta onları okumuştu. Bursa Vakıflar Yurdu ahşaptı.
25 Nisan sabahı yurdun tam bir duvarı Lorca şiirleriyle doluydu. O yapmıştı. Tabii kimse görmeden yine o silmişti.Anlayacağınız Balıkesirli çiftçinin oğlu için Bursa'da zaman güzeldi ...

Okuduğu Erkek Lisesi'nin hemen yakınlarında şehirdeki üniversite öğrencilerinin evleri vardı. Orada tanıştığı abi'ler Mozart dinliyor; Nazım okuyor; Baudelaire'den bahsediyordu. Her hevesin bir başka siyasi kampa not edildiği o günlerde Mehmet Ocaktan adında bir lise öğrencisi başka bir yol bulmuştu kendine.
Muhafazakardı ama, evrensel olan ne varsa; müzik, şiir ya da roman; onların kanadından tutunup dünyanın başka coğrafyalarının üzerinde seyahate de istekliydi. Yani Ocaktan o yaşlarındayken ne sağı ne solu; en fazla şiiri seçmişti. Yahya Kemal'i başının üzerine koymuş; her iki omzuna da Necip Fazıl'la Nazım'ı almıştı ...
Elini attığı yerlerde ise Cemal Süreya, Edip Cansever, Ziya Osman Saba, Ahmet Haşim, İsmet Özel, Sezai Karakoç, Aragon ve Lorca vardı.

Yeni Devir dönemi

İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'ne girdikten sonra siyasi çizgisi daha belirgin hale geldi. İkinci sınıftayken başladığı Yeni Devir gazetesi dönemin entelektüel İslamcı yayınlarından biriydi. 1977-83 arasında burada çalıştı. Yine de kendisiyle ilgili tanımı "İslamcı" değil; "İslami duyarlılıklara sahip demokrat" ve hatta "bir anlamda da "liberal" olduğu şeklindeydi.
Şairliğinin verdiği "Hayata başka yerlerden bakma" hüviyeti ona İran devrimini eleştirme, Afgan'daki harekete mesafe koyabilme özgürlüğü de tanımıştı. O dönemlerde siyasi yazılarını genellikle "Emre Kadiroğlu" müstear ismiyle yazıyordu. Ancak solcuların daha fazla köşe kaptığı şiir dünyası çoktan onu "Mehmet Ocaktan" adıyla tanımıştı.
Ünlü şiir eleştirmeni Mehmet Doğan'ın 20. yüzyıl Türk şiiri için en önemli referans metinlerinden biri kabul edilen, üç ciltlik "Türk Şiiri Antolojisi"nde 80 kuşağının şairleri arasında Mehmet Ocaktan'a da yer vermişti. Kimi şiirleri İngilizce'ye çevrilen Ocaktan'ın kulağından hiç gitmeyen söz ise Yaşar Kemal'e aitti ...
Üstadın bir dost meclisinde söylediği "Biz Ocaktan'ı tanıyalı çok oluyor" sözü onun için elbette ki çok değerliydi.

Caz Başbakan'a çok uygun...
Hergün biraz daha kendime yaklaştığımda aşk meleği kokularımı kırıyor ve henüz dünyanın yeni resmini koynunda taşıyan gecenin loş ışıklı karnına alışmadan paramparça oluyor kendi ateşimde ömrümün yarısı....
Bu dizeler Ocaktan'ın en bilinen lirik şiirlerinden "Aşk Meleği"ne ait. Dört şiir kitabı olan Ocaktan bir şiirini, hele de uzunsa, yaklaşık dört ayda yazıyor.
Mesela son kaleme aldığı "Bir Mona Lisa Gülüşü İçin ..." şiirini seçimlerden önce bitirmiş ama "Hâlâ üzerinde çalışmam gerek. Şiiri biraz dinlendirerek yazmak lazım" diyor ...
Yazarken de en çok Vivaldi dinliyor. Free caz dinlerken ise değil yazmak, başkasının yanında oturmasına bile tahammül edemiyor. Ona göre free caz yalnız dinlenmeli, aksi halde içinden çıkmak çok zor. Ocaktan'ın başucu CD'leri hep Miles Davis'in... Bu arada rock müziğin büyük isimlerinden Jethro Tull'ın, Jimi Hendrix'in, U2'nun ve Led Zeppelin'in de Ocaktan'ın gönlündeki yerleri ayrı...
Söz bu kadar müzik üzerine yoğunlaşınca, ki her ne kadar yeni bir milletvekiline haksızlık da olsa, Ocaktan'a şunu sormak gerekiyor: "Başbakan sizce caz dinliyor mudur?"
...

"Naziler Caz Sevmez" kitabının yazarı Ocaktan'ın yanıtı şöyle:
"Dinliyor mudur değil, ama bence caz Başbakan'a çok uygun bir müzik. Dinlese seveceğini düşünüyorum. Ayrıca bilemeyiz, belki dinliyordur da ..."
Gül için ne yazardı? Şiir, müzik; ama Mehmet Ocaktan'ın meslek hanesinde "Gazeteci" yazıyor. Yeni Devir'den sonra Tercüman ve Güneş'te çalışan Ocaktan, kuruluşunda da yer aldığı Yeni Şafak gazetesinin en son Ankara Temsilciği'ni yapıyordu. Bu merakla sorduk:
Evet, orada kendimi sınırlamam ve disipline etmem gerekecek.

Peki kendinizi siyasetçi gibi hissetmeye başladınız mı?
Belki yemin ettikten sonra... Bir iki haftadır bana "Vekilim" dediklerinde hâlâ "O nasıl bir şey oluyor?" diye bakıyorum.
Diyelim ki vekil seçilmediniz ve halen yazarsınız: Köşenizde "Gül cumhurbaşkanı olsun" diye mi yazardınız, yoksa "Olmasın" diye mi?
Ben bu tip konuları yazarken çok düşünürüm, ama herhalde bu karar partinin yetkili kurulları konuşup tartıştıktan sonra Sayın Başbakan'ın vereceği bir karardır.
Ee siz çoktan siyasetçi olmuşsunuz?..(Gülüyor)
Adınız Turizm Bakanlığı için geçiyor; ne dersiniz?
Böyle bir şeyi ben de duyuyorum, ancak bize ne görev verilirse yaparız. Ben bu konuda bir talepte bulunamam.

Kimleri seçtik? - DEVRİM SEVİMAY-milliyet

Hiç yorum yok: