24 Ağustos 2007 Cuma

Kara Murat benim! - İclal Aydın


İçinizde hanginiz Kara Murat?”

“Benim.”

“Hayır benim.”

“Hayır o da değil benim.”

Ya da şöyle soralım: “Bekir Coşkun hanginiz?”

Dün gazetelerdeki aşağı yukarı bütün köşelerden ve nihayet tepkisini göstermeye başlayan kamuoyundan Bekir Coşkun’a destek yağdı.

Yağmalıydı.

“Beğenmiyorsan yemezsin” ancak ucuz filmlerin kötüler kötüsü üvey annelerine yaraşır bir sonuç cümlesidir.Genel seçimlerin hemen ardından yazdığım yazıda AKP’nin yüksek bir oy oranıyla yeniden iktidar olmasının bir zafer sarhoşluğuna ve dolayısıyla daha sert ve ayrımcı bir üsluba sebep olabileceğine değinmiştim.Üzerinden çok geçmedi.

Duygusal tepkilerine ve öfkeli “kişisel” yanıtlarına alışık olduğumuz başbakan bizi yanıltmadı ve kamuoyu üzerinde oldukça güçlü olan bir gazeteciye “beğenmeyen çeker gider” diyebilecek kadar dik bir çıkış yaptı.İşin ilginç tarafı, Başbakan’ın bu Kasımpaşalı üslubu halk nezdindeki “karizmatik kişilik” kanaatini güçlendiriyor. Ne yazık ki güçlendiriyor.

Dün Ertuğrul Özkök’e ulaşamayıp Bekir Coşkun’a gönderilen, Çölaşan’ın köşesinden alınması ile ilgili protesto mektupları bize kadar ulaştı. Oldukça sert üslupla kaleme alınmış mektupların sahiplerinin Başbakan’ın bu tehdit-öneri-öfkesine verdikleri ve dahi verecekleri tepki, görünen o ki ciddi bir krize sebep olacak.


***Alevi Kürtlerin aslında Ermeni olduklarına dair açıklamanın Hülya Avşar’a kadar uzanması ne kadar acıklıysa, Hayrünnisa Gül’ün yakınları-özel kalemi tarafından “Hanımefendi Atıl Kutoğlu’nu dört yıldır görmedi, böyle bir sipariş vermedi, kendisi zevk sahibi bir insandır kendi kendine giyinir” içerikli açıklama da bir o kadar hazindi.

Ama hangisi en kaybedendi peki...

Son günlerin gündemini gazetelerin birinci sayfasından işgal eden bu beylerden söz ediyorum.

A) Yalancı durumuna düşen Atıl Kutoğlu mu?

B) Bakalım bu açıklamanın altından nasıl bir çapanoğlu çıkacak diye düşündüren Tarih Kurumu Başkanı mı?

C) Öfkesi baldan tatlı Başbakan mı?

Buyurunuz, seçiniz!Aslında söylenmesi gerekeni Bekir Coşkun, “gidecek yerim mi var” sorusuyla özetledi.

Güzelim ülkemin yetiştirdiği nice kahraman içinde benim kahramanım hayvan dostu, doğa âşığı, adam gibi adam bildiğim, saydığım Bekir Coşkun’dur.

Belki siz “güç” seviyorsunuzdur.

Belki yeni “istikrarlı” siyasi ve ekonomik düzenin sallanan parmakları size etkileyici geliyordur.

Bu ülke yakışıklı diye Cem Uzan’a oy verenleri gördüğü gibi Bekir Coşkun’u halk düşmanı ilan edenleri de gördü. O yüzden “ananı da al git”i otoritenin sokaktaki gücü olarak değerlendirenler, tehlikeli ve can sıkan şakşakçılıkları ile bunu da alkışlarlar.

Seçim gecesi “bize oy vermeyen halkımızı da kucaklıyorum” diyen Başbakanımız’a unutkanlığa karşı çinko, mide gazına önlem olarak rezene, sinire karşı baldıran otu öneriyor hatta giderek tükenen hoşgörüsü için eş, dost ve aile büyüklerinden moral destek almasını talep ediyorum.

Kendisini ve gücünü bu kadar bonkörce harcamamalı. Bu işin daha emekliliği var, bir sonraki seçimi var, rüzgârın ters eseceği yılları var...

Hiç yorum yok: